Olay tamamen fizik kanunu ve termodinamik yasaları ile ilgili yanlışım yoksa, yani vucut ısısının ortam ısısıyla alış verişiyle düşüyor sıcaklık.

Oda sıcaklığının kaç olduğu önemli, Erzurum'daki ısıtılmayan oda sıcaklığı ile Antalya'daki ısıtılmayan oda sıcaklığı bir değil.

Ama sanırım sizin soru, "birden düşer mi?" normal oda sıcaklıklarında birden düşmez fiziksel olarak.

herbirini tek tek o fiş çalıştırır. tost makinesi ve telefon da şarj eder ama fazlasıo ı hı. bir de ben kablo cinsini göremedim yazmıyor sanırsam. öyle 3*1,5 falansa kesinlikle olmaz. 3*2,5 kablo olması lazım. senin evindeki prizdeki kablo da ya 3 ya da 2,5'tur zaten. hepsini aynı anda çalıştırman gerekecekse sigortadan kalın çekmen lazım. sigortadaki değerler de kalkacak 16a bu iş için az. 25 falan yapmak lazım 30 da olur da 30 fazla kaçar bir şey olduğunda sistem atmaz ve ev yanar. alttaki kurtarır. 16amperi de destekler senin sigortandakiler de 16lıktır büyük ihtimal. alltaki olur. gibi.

ha ben olsam alırım dişi grup, çakarım ona 3*3 antikron. ver çoşkuyu sonra. odanın sigortası atıp durursa da panoyadaki 16a sigorayı 20 lik falan yaptırırsın ama 2500w ile atacağını sanmam. boattan alırsın şözersin vs basit iş. 85 tane çözümü var darlanmayın boşuna.

Ya çok teşekkür ederim içim rahatladı ama ben elektrik konusunda hiçbir bilgiye sahip değilim. Derdimi böyle anlatınca elektrikçiler ya anlamıyor, ya da başından savıyor. Buraya da sormak bilgilenmek istedim. Yalnız dedikleriniz arasından bir kablo çeşidini anladım. 3*2,5 olacak. Tamamdır. Tost makinesiyle mikrodalga aynı anda çalışmayacak. Şimdi dediklerinizin yola çıkarak bu kendi anlattığım sistemi kurabilir miyim? (1 adet 4lü grup priz + 3 adet viko marka anahtarlı fiş + kablolar)

(antigron kablo mu tercih edeyim 3*2,5 mu?)

Bahsi geçen cihazlardan en güçlüsü tost makinesi, o da yaklaşık 8 amper gücünde. Aslında bu değerler çok korkulacak değerler değil, Turbo Sadık çok sağlamcı davranıp 3x2,5 demiş ama bu değerlere fazla gelir o kablo, gereksiz kalınlık yapar. Kaliteli ve gerçek bir 3x1,5 kablo o kısa mesafede yeterli.

Bu işçilikte antigrona gerek yok bana göre, TTR kablo almanız yeterli.

Ama benim tavsiyem bir anahtarlı erkek fiş ve dişi fişi kabloyla bağlamaktansa, cihazların kafasındaki fişi kesip direkt bu anahtarlı fişi monte edin, eğer mesafe sorunu yoksa.

Hem daha sade olur, hem de daha az ekipman ve bağlantı olduğu için daha güvenli olur.

Çok teşekkür ederim size de hocam, mesafe sorunu yok ama cihazların orijinalliğini bozmamak için kesmek istemiyorum fişlerini. Olmaz mı?

Yakın zamana kadar aile hekiminden alınan raporlara alınabiliyordu, ama büyük şehirlerde pek işe yaramıyor, aile hekimleri yetkileri olmasına rağmen vermekten çekiniyor ve devlet hastanesine sevk ediyordu.

Ben daha önce hiç aile hekiminden almadım, devlet hastanesinden aldım tüm sağlık raporlarımı. Her raporda da psikiyatr ve tüm branşlarda muayene oluyorsunuz.

aile hekimleri verebiliyor olmasına karşın genelde sorumluluk almak istemeyip sevk ediyorlar. psikiyatristlerin uygulamaları da değişken olmakla birlikte genelde kısaca geçmiş tıbbi ve ruhsal öykünüzü sorar, ilaç geçmişinize bakar, adli sicilinizi inceleyebilir, bazen de psikolojik test isteyebilir.

Gittiğim nikahlardan gözlemlediğim şu şekilde;

Nikah kıyıldıktan sonra çifti ve misafirleri belirli bir köşeye yönlendiriyorlar, çift o köşede takı için beklerken misafirler takılarını takıyor ve belediye ile anlaşmalı olan fotoğrafçılar fotoğraf çekiyor.

Bu süre ortalama yarım saat kadar, belki biraz daha sarkabilir ama 1,5-2 saat olacağını sanmam çünkü peşinden yeni nikahlar kıyılmaya devam ediyor.

Güzel havalarda açık havada bahçede de bu organizasyon devam ediyor nikah salonlarında.

Eğer yemek vs düşünmüyorsanız nikah daireleri var belediyelerin zaten? Yemek falan istiyorsanız büyük restoranlar düğün salonu vs'den çok daha ucuza gelir konuşup 2 saatliğine kapatabilirsiniz

www.cankaya.bel.tr

3 tane sıralamışlar altta.

en güzeli vedat dalokay sanırım.

ama 2 saat olmuyor işte daha sıkışık bi program oluyor. hemen nikah, ardından takı.

bizimki yenimahalle nazım hikmet kongre merkezinde olmuştu.

Vedat Dalokay'la konuştuk ve nikah ve takı mevzuları için komple yarım saat veriyorlar. Sonrasında herhangi bir organizasyon olmayacağı için de yarım saatliğine milleti koştur koştur çağırmak mantıklı gelmiyor.

Takıların takılması için genelde 20-40 dakikada bitiyor sanırım.
1,5 - 2 saat takı takılacak olsa zaten koca salon kiralayacak bütçenin kat kat fazlası olacak elinizde.

Takı bittikten sonra bir süre sohbet etmek, vakit geçirmek isterseniz de zamanınız oluyor nikah salonunun bahçesinde, etrafında.
Bakın 40 dakikada 1 milyon lira takılmış bu çifte :)
www.sabah.com.tr

edit: ikinci cevabınızı okuyunca farkettim ki sizin ihtiyacınız nikah dairesinde "kokteyl salonu" kiralamak.

Kredi çekeceksen banka epskert yönlendiriyor. Fiyatı o belirliyor. Ama babamlar alırken ekspert evin satış bedelini sormuş ev sahibine. Direkt o fiyatı evin değeri olarak girdi.

1. Belediyeden alınan rayiç değerden düşük olamaz.

2. Kredi çekiliyorsa çekilen krediden düşük olmamalı, sonradan vergi cezası yersiniz.

3. Mümkün olduğu kadar gerçek değerde göstermeli, böylece ileride oluşabilecek her türlü hukuki problemin önüne geçmiş olursunuz.

Genelde biz de insanlar çekilen kredi tutarını gösterirler.

Denemedim ama bir kaç çeşidi olduğunu biliyorum, yatmadan önce kılınan bir namaz, duasını yapıp konuşmadan kıbleye doğru yatıyorsun.

İşte rüyanda olumlu şeyler görünce istihare yaptığın konuyu iyiye yoruyorsun, olumsuz şeyler olursa da kötüye, negatife yoruyorsun.

Çıkacak diye bir şey yok, günlerce yapıp da ne olumlu ne olumsuz rüya görmeme ihtimali de var tabi ki.

Edit: Kafirun ve ihlas sureleri okunuyormuş, şimdi merak edip baktım.

yeşil renk görürsen olumlu bunu biliyorum.
çimen de oynayan çocuk.
rüzgarda sallanan ağaç dalları gibi

Universite sınavına gireceğim sene annem bir komsumuza rica etmiş o da rüyasında kocaman camları olan bir binada beni görmüştü sonra gerçekten de öyle büyük boydan boya cami olan bir okula gittim belki tesadüf belki tahmin belki gerçekten malum oldu bilemiyorum.

Zamanında bunu denediğim çok oldu hiçbir şey olmadı sonuç olarak.

Zaten önemli olan istişare, istihare değil.

Bir de bunu din ile bağdaştıramıyorum, gaybı yalnızca allah bilmiyor muydu?

istihare bu devirde herkesin yapabileceği bir şey değil. insanlar bunu artık fal bakmak misali oldugu sanrısına kapılıyor. öncelikle istihareye gelene kadar bu 'ritüelin' doğrusu;
1- istişare
2- istiharedir ve bunları yapmaya Allah'ı şahit tutup niyet edip yapıncada kanun gibi hükmü vardır. Yani istişare ve istihare sonucunu kaale almayıp tersini yaparsan da sonucuna katlanırsın.

İstişare, herkesle yapılmaz. Kalbi durumundan emin oldugunuz ağzı dualı ve deneyimli yani yaşça büyük biri diyelim, öyle biriyle istişare yapabilirsiniz. siz ve o niyeti doğru tutunca Cenabı Allah o kişinin kalbine cevabı doğurur. burada önemli olan o kişinin size vereceği nasihati tutup tutmayacağız? (bu beni korkutan bişidir ve ona çok sık cesaret etmem. ya kalbimin istediğinin tersini söyler de yapamazsam? ne halt ederim. bari kalbime doğanı yapıyım da kendim ettim, kendim buldum derim...)çünkü kader örüntüsüyle alakalı olarak ağızdan çıkan bir şey kader olarak işlemeye başlayacaktır ki bu istişare ise daha farklı. ağızdan çıkan o sonucu kabul etmezseniz bunun bir imtihanı olacaktır. istihare ise; siz istişare edip hala daha emin olamadınız ve bi durum oldu. o zaman yapılır. rüyada bir şey görmekle alakalı değildir. uyanınca kalbine gelen hisle alakalıdır. iyi bir şey görürsün ama kalbinde huzursuzluk varsa bu olumsuzdur diyebiliriz. yani aslında kalbin sana bildiriyor. (aslında şöyle de düşünebilirsin, istihareye niye gerek duyaruz, bir olumsuzluk, bi bit yeniği vardır. adı konmamıştır ama içine gelen bi his vardır. bu durumdaki rahatsızlıktan kurtulmak ve belki bu rahatsızlığın adını koymak içindir. ya da bariz olumsuz bişi vardır, olumlu çıkarsa toıpu buraya atmak içindir. ama olumsuz çıkarsa da yine yapılamaz sonra imithan olursun işte) Rüya ile amel edilecek devirde değiliz. öylesi safi kalbi olanı bulsanız zaten istihareye gerek kalmadan, istişare etmek için peşinde koşturursunuz. demem o ki, istihare peşinde koşmayın. ağzı dualı, sizin için kırılacağınızı bilse bile tarafsızca doığruları söyleyip Allah'ın yoluna uygun şekilde sizi yönlendirecek bir kişi bulun. He yoksa, yine tarafsız aile büyüklerinizden ya da aklı-kalbi bir tutabilen olgun birinden yardım alın.

Siz Allah adına niyet edip, Allah'ı şahit tutarak bir iş yapıp, ortada duran bariz cevaba rağmen tersini yaparsanız imtihan olursunuz, bilin be hey bre..:))

mesela istihare yapılması gereken bazı şeylerde, öncesinde o şeyi istediğinizi göstermenizi isterler. yani bir süreç geçirtirler. bakın bunun amacını düşününce nedir? aslında o çaba sırasındaki süreçte zaten işin eğrisini, doğrusunu idrak eder hale gelirsiniz. en en en son ihitmal o kalır. istihare ile alakalı biri bana sorsa, kalbine sor!derdim. sessiz sedasız bi kendinle başbaşa kalıp düşününce varsa o bit yeniği kendini gösterir. bunun dışında yapılan istihareleri fal bakmaya benzetiyorum

Yakıt borularındaki ve karbüratör/enjeksiyon sistemindeki eski benzini boşaltın. Bujiyi söküp bi gözlemleyin durumunu.

Gerekiyorsa depodaki tüm eski yakıtı boşaltıp yeni yakıt doldurun. Büyük ihtimal eski yakıt tortuları vs birikmiştir, benzin filtresine de bakın.

@john bunu kendimiz yapabilir miyiz? tamirci skill'lerimiz henüz yok:)

Bunlar hep kullanıcının yapabileceği işlemler aslında, ama daha önceden tecrübe etmediyseniz sağı solu bozmayın iyice.

İsterseniz youtube'dan o model motorun bu kısımlarını izleyin.

Hey gidi, eski bilgisayarım. Çok da iyi bir bilgisayardır aslında, hem oyun oynadım, hem InDesign, Photoshop ve Illustrator'de tonla iş yaptım, hatta 3D programları bile kullandım, bana mısın demedi.

Harddisk'de sıkıntı olabilir. Yavaşlığı herkes RAM'e işlemciye yüklerken bu kısım unutuluyor hep. Harddisk'e bir health check yapın, internetten araştırın Hard Disk Sentinel vb. programlar var bu işi yapan. Eğer Harddisk sorunu yoksa belki RAM değiştirmek gerekiyor olabilir. Bu ikisinin dışındaysa yapacak birşey yok çünkü işlemci ve anakart bütünleşiktir, bütün aleti değiştirmek lazım.

Disk eski HDD ise ve bu aleti kullanmak istiyorsanız mutlaka SSD alıp takın, gündüzle gece gibi fark edecektir.

İşletim sistemi ne bilmiyoruz ama
Win 7 ile Firefox kullanın.
Güncel uygulama ve işletim sistemleri eski bilgisayarlar için zorluk çıkarabiliyor. Ayrıca ram burada önemli bir etken.

ssd takılacak
ram artırılacak
ve güncellemelerin tamamlanması beklenecek.

görev yöneticisinden bir kontrol edin hdd kullanımı %100'de mi kaliyor hep.

Evet görev yöneticisi disk kullanımı sürekli %100. Benim sorun ettiğim şey bı tarayıcı bile calistiramayan PC mi olur?

bu ssd olmayan pc'lerde kasım 2021 update'i sonrası ortaya cikan bilinen bir sorun. ilk olarak 21H2'ye yükseltmeyi deneyin. disk kullanımı düzelmezse sıfırdan kurulum yapmanız lazım.

tarayicinin calismamasinin nedeni disk kullanimin %100 olması.

Devlet neden benim sahibi olduğum bir evin kirası için tavan fiyat belirlesin ki istersem 100 bine kiralarım ev benim keyif benim.

Devlet kim ki özel bir bireyin sahip olduğu herhangi bir mala bedel biçsin?

Devlet kendi konut üretip satarsa kiralarsa bunu yapabilir tabii ki, ki yapıyor da zaten, bedavaya yakın paralara kiptaş üzerinden bir sürü ev dağıttılar geçtiğimiz yıllarda.

www.youtube.com
26:07'den başlıyor.

ayrıca sadece kira artışıyla ilgili bir bölüm de yapmışlardı bakarsınız.

yapması lazım değil.

eee bu zaten var, nasıl var.

tüfe oranı bunu saglamıyor mu, yok siz 1+1'ler her yerde aynı olsun isterseniz sokak sokak rayiç çıkarmak lazım bu oldukça zor.

devlet te normalde üfe olan zam oranını tüfe'ye çevirdi 2018 yılında.

yoksa evler kirada ucuza kalmayacaktı, %30 yerine %56 zam yapmalıydı kiracılar.

bir çözüm değilki?
ev sahipleri kiralamak istemezse ne olacak? top benim değil mi oynatmıyorum der.
ayrıca bu tip gerçek dışı kısıtlar çıktığında yasal olmayan yollara gidilir genelde, üst limit olsa da çok isteyen başka birine kontratsız kiraya verir. çözüm bu değil yani.

ayrıca kiralar yüksek değil, maaşlar çok düşük.

Belirliyor zaten tefe tufe muhabbeti bunun icin var.
Su an o kiralara cikabilmen icin evi satman ya da icerdekini bunaltip cikarman gerekiyor.
6 ay sonra aldigin kira yine komik bi para olacak bu gidisle.

Su an istanbul'da deniz kenari yerde arkadasim 1800'e oturuyor mesela.
Bu devletin belirlemesi sayesinde.

Ama o evde sirkulasyon oldugu anda kiralar ucuyor.
Eleman ciksa 1800 dolara kiraya verirsin.

Temel gıda ürünlerinde bile yapamıyorken, ev kirasında nasıl yapsın.

Hadi yaptı diyelim, bir hayal kurup hesap edelim. Devlet dedi ki;

"Kadıköy'de ev kiralarında metrekare tavan fiyatı 30 tl olmuştur"

Buna göre 100 metre kare evin aylık kira bedeli 3000 TL olur, peki kadıköy'de ev arzı sınırsız mı? Hayır tabiki, arz sınırlı ama talep çok çok fazla.

Ne olacak peki bu durumda, ev sahibi evini 3000 yasal orandan kontrat yapıp, 2-3 bin lira da elden kayıt dışı verecek olana kiraya verecek. Hatta ödemeleri sağlama almak için 12 adet senet yapmak isteyecek.

Devletin de vergi kaybı üstüne tuz biber.

"Ben vatandaş olarak bu maaşlarla barınma ihtiyacımı karşılayamıyorum, 1+1 eve nasıl 5 bin vereyim? Devlet olarak sen bu duruma çare bulmak zorundasın."

Dersek, devlet de bize der ki;

"merkezi ilçelerde ev tutmak anayasal zorunluluk mu? Gün itibari ile 2000 lira altında 705 tane, 3000 lira altında 1833 tane kiralık ev var İstanbul'da"

Tamam gerçekten kiralar çok uçtu, Allah kiracılara yardım etsin ama İstanbul büyük bir metropol, sürekli göç alıyor ve sürekli ev ihtiyacı var.

Buna rağmen yeni ev arzı talepleri karşılamıyor, yeni ev üretimi olsa da insanlar inatla şehir merkezinde oturmak ama şehir dışı kira bedeli ödemek istiyor.

Bir odaya 4000 istiyorlar, evi de geçtim.

devlet sadece kriter belirler fiyat belirlemez

devletten önce insanların 5k'ya ev kiralamaması lazım. millet sağına soluna bakmadan her fiyata ev kiralıyor.

Yani aslında dünyadaki çok metropolde böyle zaten.
Misal paris böyle.
Ha ama aradaki fark şu; Paris Fransa merkezi diye herkes orada iş kurmaya çalışmıyor, bütün firmalar orada değil. Insanlarin Paris dışında düzgün hayat bulma şansı paris'te bulmaktan fazla ama Türkiye'de böyle değil. Düzgün iş+ düzgün hayat bulmak için 2-3 şehir var yok, sorun da burada.

Kısacası bu böyle gidecek, zamanla insanlar İstanbul'da 3-4 saat yolda geçirmek istemeyecek, şirketler başka sehirlere açılacak vs ama bunun için bence temiz 10 yıl var.

Eskiden Türkiye ovulurken hep büyük m2ler için az kiralar ovulurdu, eh o dönem bitti şimdi işte.

Kısacası olay devletin el atıp atmamasi değil. Devlet enflasyon düzgün aciklasa hem kiralar düzgün artacak hem de maaşlar düzgün artacak ama deveye boynun neden eğri diye sormuslar hesabi...

bu işi yine devlet çözer ama bu şekilde değil.

Anadolu şehirlerinde iş kuranlara vergi avantajları, işçilere daha az vergi kesintisi vb. kolaylıklar sağlasa mesela bir şekilde buradaki işlerin bir kısmı taşınır. Uzaktan çalışmaya (farklı şehirden) izin veren şirketlere vergi avantajları sağlasın mesela yine.

Devlet tüfeyi doğru açıklasa bile tam çözülemez bence. Türkiye bir enflasyon batağına girdi şimdi herkes %100 zam alsa kiralar ürünler yine artacak. O zammı ödemek için şirketler fiyatları artırmak zorunda kalacak falan. Bunun tek çözümü Anadolu'ya yayılmak fırsat eşitliği yaratmak bence. Gerekirse sıfırdan beyaz yakalı şehri kurulsun bir sürü imkan ile. Mavi yakalılar zaten İstanbul'da nasıl yaşıyor bilmiyorum ama onlar da çevre şehirlere yönlendirilebilir (teşviklerle, İstanbul'da zaten ekonomi sopa görevi görüyor şu an)

edit: ek olarak, Fransa'da duyduğum kadarıyla ikinci üçüncü ev alıp kiralamak aşırı mantıksızmış çok acayip vergiler vermeleri gerekiyormuş. Bu da mantıksız değil ama Türkiye tam tersine ev alış satışıyla geçinen bir ülke. Devlet inşaatla yürüyor. Mesela Kanada bu işleri çözmek için 'ülke dışında olanlara' ev satışını kısıtlayacak galiba ama biz 250 bin dolar verip ev alana bi de vatandaşlık veriyoruz. O ev boş mu duruyor, kiralanıyor mu belirsiz. Yani yapmak isteyen devlet bir şekilde yapar, bizimkiler tam tersini yapıyor. Devleti boşverip serbest piyasaya bıraksan da iş çözülür ama biraz daha kaos ile çözülür. Şirketler bu maaşlara işçi bulamaz vs.

e böyle oldu diyelim. insanlar evini kiralamayı bırakırsa ne olacak mesela? devlet dese ki max. kira şu kadar olacak birçok insan uğraşmaz bile. ev arzı da azalır.

Enflasyonun sebebi kim?

Devlet nasıl ki benim maaşımdan alıp 5 10 çocuk yapanların eğitim sağlık masrafını karşılıyorsa, gecekondu diken asalaklara imar barışı uyguluyorsa, benim gibi ülkeyi sırtlayan maaşlı özel sektör çalışanlarını da düşünmek zorunda.

Eğer paranın nereden geldiğini açıklayamıyorsa, para elinde nakit olarak varsa yani bankada falan değilse ve bu ev satışı sonucunda paranın varlığı açığa çıkacaksa hayırdır bu para nerden geldi deme ihtimalleri var.

Üstüne 700bin koyup satma olayı şöyle; eğer fiyatı tam göstermezse, eksik gösterirse ve sonradan evi yüksek bi fiyattan satacak olursa vergisi daha çok çıkar. 5 yıl boyunca evi satması durumunda vergi vermesi gerekli.

satıcı arkadaşlar muhtemelen evi son 5 sene içinde aldılar ve 5 sene dolmadan satmak istiyorlar. 5 sene dolmadan satmak istersen aldığın ve sattığın rakam arasında çok ciddi bir rant vergisi çıkabiliyor. bu değer kazanma vergisini başta hesap etmemişler, sonrasında duruma uyanınca aman abi aşağıdan ödeyelim, ödeyeceğimiz vergi az çıksın moduna girmişler.

bunun olumsuz yanı --> arkadaşın 3 yerine 2.7'ye alınca, 5 yıl içinde satmak isterse o aradaki 300 bine denk gelen değer kazanma vergisini fazladan ödeyecek. satıcı yerine ona girecek yani.

5 yıl içinde satılmayacaksa az gösterin boşuna masraf ödemeyin. (minimum konut kredisi kadar) yalnız kalan ödemeyi bankadan direk havale yapacaksanız maliyeye takılabilir. düşük gösterecekseniz ödemeyi bloke çek veya nakit olarak yapın.

kaldı ki 5 yıl içinde satılacaksa bile evin alış fiyatına üfe+faiz+tapu masrafı eklenip hesaplıyor yani aradaki farka komple vergi çıkmıyor.

geçmişe dönelik hesap için;
www.hesapkurdu.com

Kavram karmaşası var sanki, genelde satıcılar yüksek tapu göstermek istemez çünkü vergi problemi var.

5 seneyi geçmiş bir tapu olsa vergisi çıkmaz, ama burada sıfır bir daire var. Bu sıfır daireyi müteahhit fatura edecek arsa sahiplerine.

O da mümkün değil 2-3 milyon fatura edemez, çok daha düşük bir rakama fatura edecek arsa sahiplerine. Bedel yazmayacak, kat karşılığı olarak fatura yazacak ama KDV ödemesi için maliyetinive daire başına düşen arsa maliyetleri vs yazılacak

Orada büyük sıkıntı olur sanki, biraz karışık bu arsa sahiplerine kesilen fatura meselesi.

Bu konuda eminler mi? Müteahhitle ve muhasebecileriyle görüşmüşler mi? Bir sorun.

Siz yaklaşık 100 bin lira tapu harcını ödemeyi göze alıyorsanız, paranız da kayıt dışı bir para değilse eğer;

Satışın tamamını tapuda gerçek rakamıyla göstermek sizin avantajınıza aslında, bu durumlarda tek dezavantaj yüksek tapu harcı. Yoksa tam göstermek her zaman avantaj alıcı için.

Ödemeyi tam yapacaksanız devletin "Tapu Takas Sistemini" kullanın mutlaka, böylece alıcı da satıcı da güvende olur.

Evi kiraya verecekseniz tapuda gerçek göstermek izleyen yıllarda gider gösterim biçimini gerçek gideri seçerek 5 sene hiç kira vergisi ödememenizi saglar.

Artı, bazı evlerde dava açılabiliyor, sözlükte de bununla ilgili bir başlık var ve benim de tanıdıgımda oldu. ödemenin mutlaka banka aracılığıyla yapılması gerekli, tapu tam ödeyecekseniz devletin tapudaki 70 tl masraflı ödeme sisteminden bile faydalanabilirsiniz.

satan kişiler şimdiye kadar hep gerekli vergileri vermişlerdir bu yüzden vergi dairesi ile vergi yüzünden karşı karşıya gelmek istemiyordur.

büyük ihtimal yarım parmak (1/2 inc) contadır ama bir görmek lazım. yumuşak mı, yoksa kağıt gibi mi.

iç çap 18 mm, dış çap 22 mm. hangi boyutta almalıyım? şu yeşillere benziyor, yeşil ama plastiğimsi bir şey.

şunlar da var o boyutlarda

www.bauhaus.com.tr

www.gittigidiyor.com

3 çeyrek o zaman. şuna benziyor mu?

urun.n11.com

evet böyle yassı ama yeşil. görüntü olarak diğer yeşillere benziyor daha çok. ama boyutu bu sanırım.

nasıl conta aldığımın çok bir önemi var mı? boyutu olduğu sürece herhangi bir conta iş görür değil mi?

daha önce araştırırken şuna denk gelmiştim o da 3/4 diyor ama boyutları farklı. o kafamı karıştırdı. içi 15.6, dışı 24 mm diyor mesela.

evet ben de ondan emin olamadim zaten. disi 22, ici 17 olanlar da var. mahalledeki nalburda takildigim zamanlarda insan boyu kadar bir dolapta yaklasik 50-60 cekmecenin icinde binbir turlu conta vardi. sen en iyisi elindekini herhangi bir sihhi tesisatciya goturup sor hocam.

peki çok farkeder mi conta? boyutu ya da malzemesi? birebir benzer bulamasam da farklı malzeme, biraz farklı boyut çok sorun olur mu? su sızdırmasın yeter sonuçta.

en onemlisi boyutu tabii. en azindan borunun et kalinligini kapatmasi lazim. malzeme olarak cok emin olamiyorum. mesela klozet muslugunun contasi kagit gibi olabiliyor. en kotusu gozunu kestirdigin n11 saticilarina da ozel mesajla sorabilirsin.

plastik olan hepsi işini görür, renk ve tür fark etmez ama boyuna dikkat et, en iyisi eski alıp yapı marketten aynı boyu üst üste koyup almak.

Eskisini, ya da bataryanın fotoğrafını mahalle nalburuna götür, siyah plastik ya da fiber (yeşil-kırmızı) bir conta verecek ikisi de olur.

kesinlikle daha iyi. tr gibi engebeli ülkelerde özellikle bence çok daha iyi. ama her zaman devreye girmiyor hibrit. elektrik'lide böyle değil. daha çok geçiş sürecinin safkan olmayan elektriklisi gibi olduğundan, pil sistemleri ve şarj istasyonları çok gelişene değin en iyisi benzin/lpg.

hibrit aracın tek avantajı sürekli sıkışık trafikte içten yanmalı motoru kapatarak düşük hızlarda elektrikle gidebilmesi. bunun dışında 30-40km üzeri hızlarda yakıtı normal bir araçtan farksız. ortalama bir kullanıcı için yeni nesil benzinli veya dizel motorlu araçtan tüketim anlamında nerdeyse farkı yok.

Corolla Hybrid kullanıyorum, yakıt anlamında benzinli araçlarla ciddi manada fark var ve dediğiniz gibi tam elektrikli bir araca göre çok konforlu.

Şehir içi 100 km’de ortalama yakıtım 3.3 ile 3.5 arası değişiyor ki bu bence müthiş bir değer.

Kulanım tarzı da çok önemli, sürekli tapa gaz kullanan, kırmızı ışığa gelene kadar ayağını gazdan çekmeyen, ani kalkan ve ani duran, yokuş aşağı bile gazda giden birisinde büyük yakıt avantajı sağlayacağını sanmam.

Ama yokuş aşağı gaza basmayıp viteste inen, az ileride kırmızı ışık ya da trafik avrsa zamanında ayağını gazdan çeken ve bu tarzda kullanan şoförde araç çok daha verimli çalışacaktır.

Ayağını gazdan çekince yakıt tüketimi her gelişmiş araçta sıfır olur, hibrit olanlarda da yanlış bilmiyorsam bu aşamada şarj daha sağlıklı oluyor.

- Fitilin çakmak taşına çıkan ucunu püskül haline getirmeyi denediniz mi?
- Fitilin her iki ucuna da yakıtın dolmasını sağladınız mı?

püskül zaten. fitilin ucuna yakıt bile damlattım.
bence sorun ya tekerlekte ya da ızgaranın içinde.
zaten fitili başka zippoya takınca hemen yanıyor.

Rahmi Bey bu işin ustası. Dupont çakmağımı çok uygun bir fiyata tamir etmişti. İstanbul'daysanız götürebilirsiniz. İstanbul dışı kargo ile de gönderebilirsiniz. www.cakmaktamir.com

değildir ama şansımı denemek istedim.
Zipponun bütan gazı ile doldurmuyorsunuz değil mi?

Çarka benzin damlamış olabilir mi? Bu yüzden taştan yeterli bir kıvılcım çıkartamıyordur belki.

Kaza tutanağını doğru ve eksiksiz şekilde doldurmuş iseniz gerisini kasko firmanız ile aracı teslim ettiğiniz servis hallediyor. Geçmiş olsun.

Tek taraflı kaza ise, kasko sizin beyanınıza göre işlem yapacak. Öncelikle, herhangi bir polis tutanağı vs. yok ise, kaza yerinin fotoğrafları, ehliyetiniz, araç ruhsatı, kasko poliçeniz ve yazacağınız bir beyan ile kaskonuzun anlaşmalı olduğu servise aracınızı götürün/çektirin.

Servis kasko firmanızın sistemine dosya açacak, gerekli belgeleri yükleyecek. Aracınız yürür durumda ise serviste bırakmazsınız, değilse aracınız kalır. Size hemen bir eksper atanır, çoğu firma sms ile bildirir. Daha sonra gerekli görüyor ise eksper aracınızı görmek için servisi arar, servis de size bildirir. Eksper aracı inceler, hasarı onaylar. Servis değişmesi muhtemel parçaları listeler, ve ekspere gönderir. Kasko firması onayladıktan sonra parçalar sipariş edilir ve tamir gerçekleştirilir. (küçük hasarlarda eksper gelmeyebiliyor).

Not: Aracınız yürür durumda ise, hasarı servise götürmeden önce bir de herhangi bir kaportacıya sorun fikir açısından. Çünkü kasko değiştireceği için tamir edilebilecek bile olsa parçalar servis değiştirmeye gidecek.

Anlaşmalı servise bırakmayın, çünkü nasılsa kasko ödüyor diye hem hasarı şişiriyorlar eksperin kabul edebileceği kadar, hem de normal tamir tutarı ile hasar ödemesi arasındaki farktan kar ediyorlar.

Hatta düzelebilecek parçaları düzeltmeyip direkt değişim de yapabiliyorlar, hem daha kolay hem daha pahalı.

Ama size dezavantajı hem araçta gereksiz yere parça değişmiş oluyor, hem de tramer kayıtlarında yüksek bir hasar kaydı oluyor.

Birilerinin tavsiyesi ile özel bir kaporta boya tamirhanesine gidin, kaskodan bahsetmeden sıkı bir pazarlık yapın.

Sonra da kasko işlemleri için evrakların fotokopilerini verin eksper çağırıp dosya açtırsınlar.

Burada tek sıkıntı tamirat bitince ödemeyi cebinizden yapacaksınız, sonra sigorta şirketi size parayı bir süre sonra banka yoluyla yollayacak.

Bu durumda genelde sizin ödediğiniz sigortanın gönderdiğinden daha az olur ve arada bir miktar fark size kalır.

Bunu da tamirciyle konuşun, atıyorum pazarlık yaptınız 2000 tl tuttu, ekspere bu hasarı ne kadara kadar kabul ettireceklerinin ön bilgisini de alın kabaca.

El beceriniz varsa, sonuç mükemmel olmasa da olursa yapabilirsiniz. (Ben yıllar önce babamla banyo ve tuvaletin fayanslarını yapmıştım, hem zemin hem duvarlar.)

Ama ortalama alet çantasında olmayan malzemeler lazım, harç karıştırmak için mikser ucu (matkapla kullanılacak) ve büyük ihtimalle banyonun ölçüsü fayanslara + derz boşluklarına tamı tamına uymayacağı için, bir de belki girintili çıkıntılı yerler için fayans kesici lazım. Bunlar varsa derz artısı, seramik malası vs daha ucuz ve kolay.

Pek anlamıyorsan internetten fiyat al. Uygun denk gelirse yaptırırsın

Üstte sıralanan aletler lazım olduğu için iş usta çağırmaya varıyor.
(baştan fiyatı anlaşın)
Astarı yüzünden pahalıya gelmesin.
Ayrıca şu var:
zemin.tech.blog

Ben yaptım. Elimden de çok iş gelir ama diyeceğim o ki, girme bu işe.

seramigi nasil keseceksin aparatin var mi?

Yapamazsın. Sonra daha fazla paran gitmiş olur

@turbo hayır yok. 300 liraya fayans kesme aleti görmüştüm bim'de. 1 kere kullanacağım için işimi görür sanırım.

onlarin boyutlari var. seramigin buyukse sigar mi sigmz mi kontrol et. 300 falan mi bilmiyorum da bi yevmiye bugun 300 lira. o malzeme zaten sana ait. fazla fiyat cekmezse eleman, ugrasma o yapsin. ama ben istiyorum dersen yaparsin. spiral falan lazim olabilir suzgec kenarlari icin. silikonlu derz dolgu almayi unutma. yapistirma harcini da hep bi yone dogru cek. nalburdan da takoz alip kullanirsan isin kolaylasir. islemeye kapi girinden baslama kapi acikken en cok gorurnen yer neresi ise tam boy fayans oraya dosenip kalan kenarlara parcalar dusurulur. bu bilgiler isine yarar. kolay gelsin ustam :)

teşekkürler. şundan endişeleniyorum aslında. fayanslar aynı seyiyede olmazsa yamuk olma ihtimali, gidere vermem gereken eğitimi verememekten. bir de fayanslar çatlak olduğu için alt kat rutubet yapıyor. şimdi tam yapamazsam tekrar su sızma ihtimali olur diye emin olamadım.

fayans degil seramik doseyeceksin. ikisi farkli seyler. fayans diye alma. kalekimi guzel karip iyi surdukten sonra vur gec iste. bir de silikon cekic al muhakkak iyi olur. su terazisi de lazim.

Bir hatırlatma için geldim. Tercihiniz nedir bilmem ama banyo zemini kayıp düşmelerde özellikle çok tehlikeli olduğu için kaymayan seramiklerden döşemeyi düşünebilirsiniz. Aklınızda yoksa diye hatırlatmak istedim

dostum kesmek döşemek vs zor değil. zor olan eğimi tutturmak. cidden iki üç kere yapıp bozman gerekebilir. ben olsam hiç girmem bu işe. tam bir sanat çünkü.

Gelen usta da senden yetenekli olmayacak :) ülke her işi yaparım diyen kansızlarla dolu.

Al eline bir su terasizi birde yumuşak fayans çekici. Tamamdır kesme aletini nalburdan ödünç al yada letgo'dan al işin bitince sat.

Zamaninda parke silistre işine o kadar çok para istediler ki kafam bozuldu. Zımpara makinesi aldım sıfır evi komple zimparaladım sonra cila attım. Ustanin istedigi fiyatının yarısına halletim usta birde malzemeye karışmıyordu.

Yavaş yavaş temiz iş yaptım sonuç mükemmel gören usta'nın telefonunu istiyordu :) makinesi % 20 düşüge letgo da sattım. Satmasam ek iş yapacak kadar müşteri bulurdum.

Zemin güzelse, düzse zor iş değil. Ama su akıntısı için meyil vermek hassas bir iş.

Su gideri konu olmasa harcı çek, taşı yapıştır, iki tık tık vur üstüne, derz arasını ve birbirlerine karşı yüksekliğini ayarla tamamdır.

Hatta yeni moda plastik malzemeler ile çok daha kolay seramikleri birbirlerine birleştirmek.

Ama su akıntısı için çok dikkat etmek gerekli, süzgeç giderinden duvarlara ve kapılara doğru yavaş yavaş harcı yükselterek gitmeli.

Çünkü çok bakım istiyor, nazik, hassas ağaçlar. Parklardaki yol kenarlarındaki gibi dayanıklı ağaçlar değiller.

Bir de meyve ağacı olsa ve bakılsa da daha meyveler olgunlaşmadan çoluk çocuk ve eğitimsiz yetişkinler o ham meyveleri bile toplamak için dalını malını kırar ağacın.

Çok yere dikilse insanlar alışır, neden kırsınlsr.

bakımı zor ağaç bu kendi kendine büyüyor zaten gibi değil

Sinek, bakım, çürük, koku, yapışak yapması.

Düzenli gübreleme, ilaçlama, çapalama, budama istiyor. Meyve sebze yetiştirmek gerçekten zor iş.

Hadi belediye bütçe ve eleman ayırdı diyelim, dediğim insan faktörünü göz ardı edemeyiz.

Hangi insan alışacak? Piknikte tüm çöpünü, pisliğini hatta çocuk bezini ormana bırakan insanlar mı?

Arabada giderken camdan su şişesini, sigara izmaritini yola atan insanlar mı?

Geçen Adana'da refüjlerdeki trunçları toplarken araba çarparak 3 kişi öldü, bizim milletimiz sırf o meyveleri toplamak için telef olur.

www.haberturk.com

limon cok hassas.
dut ve incir kaldirimlari pisletir.
portakal mandalina belki olabalir bilmiyorum,
turunc oluyor, ama onu da napican yani

Bizim burada incir var her sene bi kere yanlislikla basarim bir saat ayakkabi temizlerim.
Onemli davete giderken bile basmistim.
Arabanin motorun ustune akittigi recinesi zaten ayri dert.

Sinegi bocegi ayri dert zaten.

Esasen yol kenarında yetişen ağacın meyvesini yememeniz gerekir. Toplum sağlığı için iyi olmaz.

Diğer taraftan meyve ağaçlarının meyveleri genelde hamken toplanıyor, ağaçlar da zarar görüp ölüyor.

Eğer meyve ağacında bolluk varsa ve insanlar meyvelere tenezzül etmiyorsa da meyveler düşüp yerde çürüyor, yapış yapış olup koku yapıyor. Dut ağaçları bu yüzden pek istenmez örneğin.

Her halükarda çok iyi bir seçim değiller.

reşat altın olması lazım.

Ben de reşat altın olarak düşündüm ama 36 ton altına denk geliyor. Birçok merkez bankasında bu kadar rezerv yoktur. Çok değil mi saray için :(

Tamamen sallıyorum, bence günlük hayatta para olarak kullanılan küçük bir şeydir. Reşat olsa deli para yapar mantıklı değil.

reşat mıdır bilemem ama eskiden altın bu kadar pahalı değildi. mesela anadoluda yaşayan biraz durumu iyi ailelerin yüzlerce altın birikimi olabilirdi.

Reşat altın mehmet reşat adına basıldı. Dolma bahçe sarayı abdülmecid zamanında yapıldı. Reşattan önce.

Abdülmecid zamanındaki altınları arştırabilirsiniz

otobüsün abs sini bozuyor diye

@freebird5406_2 şuan ki absleri bozmuyor mu hocam?

abs bozuluyor, klima bozuluyor diye bir şehir efsanesi vardı.

abs'yi bozduğu bozacağı falan yoktu. kim uydurduysa öyle bir inanış vardı.

Eskiden, yani sanırım 3G'den önce telefonlara arama sinyalı gelip/giderken yakınındaki elektronik cihazları etkiliyordu.

Ses cihazlar, görüntü cihazları filan acaip sesler parazitler çıkarıyordu.

Ya bu sebepten dolayı "lan bu zımbırtılar ABS bozabilir" dendi hurafe olarak, ya da hakketen o teknolojideki baz istasyonları buna neden olabiliyordu.

Edit: eksisozluk.com

Hocam ben ortalıkta dolanan hurafeyi yazdım

Google da abs freni bozuyor mu diye aratınca o yıllara ait ekşisözlük entryleri forum tartışmaları tv gazete haberleri bir sürü şey çıkıyor

motoru kilitliyor diyorlardı. ne komedi günlerdi ya. adama diyorum yandan geçen araçtaki telefonla konuşan ne olacak?

otobüs ne ki millet özel araçlarında kullanmıyordu :)
turkcell baz istasyon bölümünde çalışıyordum ne gülüyorduk .

o dönem alınan nispeten akıllı (abs, esp, otomatik vites v.s.) otobüslere cep telefonu sinyallerinin etkisi bilinmiyordu bir nevi önlem amaclı kondu.(mesela günümüzde uçaklar için de kesin bir etki yok garanti olması amacıyla kapatılıyor) daha sonra bir şey olmadığı görülsede otobüslerde cep telefonu ile konuşup rahatsız edilmesin diye belediyeler tarafından kasıtlı olarak uzatılmıştı.

eski telefonlarla su an cebindekiler ayni degil.
Hic hoparlorden ses duyuyor musun yillardir duttu dututu diye.
Eskiden konserleri bile mahvediyordu boyle seyler bizim tv dalgalaniyordu yanina telefin birakinca.

Su anki telefonlar o kadar guclu sinyal yaymiyor,frekanslari hem de modulasyonlari degisti.

Bir de tabi paranoya vardi, 50 tane ayri telefonun birlesince neye yol acacagi bilinmiyordu.
Telefonlar o zaman az istasyon oldugu icin hep tam gucte calisiyordu.
Istanbuldan uzakta dandik bir ilcedeysen cekmeye calismaktan sarji ayni gun biterdi.

Eskiden şöförler otobüsün frenini etkiler diye karşı çıkar kavga bile ederdi. Saçma bir şehir efsanesi. Mesela geçenlerde bir belgeselde aslında teknik olarak cep telefonu kullanımının uçakların uçuş güvenliğine hiç bir etkisi olmadıgından bahsediyorlardı. Yani uçaklarda da cep telefonu kullanmak şehir efsanesi olabilir.

Bu kadar detaylı ve çok cevap geleceğini tahmin dahi edemezdim. Cevap veren herkese teşekkür ederim. Demek ki sadece şehir efsanesiymiş, cep telefonu sinyalinin otobüslerin/arabaların elektronik mekanizmalarını bozduğu söylentisi. :)

@limonlu eksi hocam uçakta cep telefonunu açsak bile yukarıdayken telefon sinyal alıp gönderebilir mi yerdeki baz istasyonuna? Yani diyelim ki havacılıkta serbest oldu, uçak gökyüzünde seyir halindeyken aktif bir şekilde arama cevaplayıp, arama yapabilecek miyiz?

İki telefon kullandığım günlerde bir yolculuk sırasında ikinci telefonumu açık unutmuştum. üstünden geçilen ülkelerin bazılarında baz istasyonuyla bağlantı kurulmuş, ve işte standart X ülkesine hoş geldiniz, Y ülkesine hoş geldiniz gibi mesajlar gelmişti :)

Uçağın seyir hızı 800km/saat civarında olduğundan muhtemelen sağlıklı bir bağlantı kurmak mümkün olmaz. Zira bağlantı kurulan istasyondan hızla uzaklaşıyorsunuz, yenisine bağlanacaksınız ama sonra da ondan da.

@skzr Uçaklar çok kabaca 10km civarı yükseklikte uçtuklarından seyir irtifasında zaten baz istasyonundan sinyal alamazsınız. Serbest olması sadece biniş sonrası kalkışı beklerken işinize yarardı. Telefonlar kalkış ve inişte alçaktayken de çeker ama uçuşun bu aşamalarında hiçbir zaman serbest bırakmazlar.

Tüm cevaplar için tekrar tekrar teşekkürler. Ne troll bir milletmişiz arkadaş...

şu an neden maske takılıyorsa o yüzden
insanlar safsatalara inanmak istiyor ve kolayca inanıyor

Bostancı marmarayın oradan dudulluya giden mavi dolmuşlar nereden kalkıyor diye sor. O dolmuşlar direkt otogarın oralara gidiyor. Şoföre otogarda inicem derseniz en yakın yerde indirir.

Bostancı yht ile bostancı marmaray aynı yer bu arada.

Tem otoyolunun yan tarafına düşen, Şerifali denilen bölge aslında. Oralarda bir çok ara sokakta köşe başında mini otogarlar, ya da belirli markaların ofisleri var.

Dudullu bostancı minibüsleri ile, ya da o güzergahtaki bir otobüs hattı ile temin altından geçtikten sonra imese gelince ilk durakta inip biraz yürümeniz gerekir.

Edit: @mg3929 nokta atışı cevap vermiş sağolsun

marmaraya yürüme mesafesinde pamukkale ofisi var. arayıp servis saatlerini sorun oradan direkt servise binip gidersiniz.

trenden in
50 metre ielride sağda dudullu minibüsleri var onlara bin.pamukkale de indir beni de inersin.

ilk olarak Türkiyede pedagog tanımlı bir meslek yok. Bu konuda konuşma terapistleri daha etkin ancak çocuk psikiyatristi veya gelişim alanında uzman bir psikologla görüşmeniz daha iyi olabilir.

Listeden İzmir'i seçebilirsiniz: www.dktd.org

Keşke neden zorlandığını sormasaydınız, bunun normal br şey olduğunu, herkesin böyle takılarak konuşabileceğini, bunun bir sıkıntı olmadığını hissetmesi lazım.

Mutlaka bir konuşma terapistinden yardım alın, inşaallah geçicidir. Geçici olan tipine benziyor sanırım, zaman zaman olması zaman zaman olmaması buna işaret olabilir.

Terapist evde sizin de ara sıra takılarak konuşmanızı isteyecektir büyük ihtimal ile, onunla da çeşitli oyunlar ve alıştırmalar ile azaltmaya çalışacak takılmalarını.

Konunun psikolog ile hiç alakası yok şu an, mutlaka konuşma terapistinden yardım alın.
Bir de şu videoları izlemeye başlayın belki faydası olur;

www.youtube.com

Annem abim için şunu yapmış. Kekelediği kelimeden sonra o kelimeyi doğru bir şekilde tekrarlamış. Başka da hiçbişey söylememiş. Sonra düzelmiş. Yaş 4. Annemin işe başlamasıyla oluşam travmadan kaynaklı.

Sanırım o paraya bilinmeyen markalar haricinde alınabilecek tek telefon xiaomi redmi 9c.

Kullanıcıları varsa duyuruda tavsiye ederler belki, kullanıcısını dinlemek lazım.

Redmi 9c alma.
Realme nin telefonu vardı o fiyata ona bakabilirsin.

IMEI kayıtlı telefonlara yönel.

Online muhasebe siteleri var ordan bakabilirsiniz

10.000 nedir gerçek mı?
LTD şirketim ve kafem var, 600 veriyorum. Arkadaş aracılığıyla anlaştık kendileriyle, hadi arkadaşın hatrına indirim yaptı desek, olsun sana 800.

imalat/inşaat sektöründe faaliyet gösteren, 50 üzeri çalışanı olan, sürekli bir işe giriş çıkış, puantaj vs durumu olan, aylık 3 klasör evrak gönderen limited şirkete 10.000 lira bile az.

2022 yılı ankara tarifesinde personeli olmayan hizmet işletmesi limited şirket için belirlenen en düşük ücret 955 lira. daha düşüğü meslek kanunu gereği haksız rekabete giriyor ve disiplin soruşturması gerektiriyor. tek istisnası, işletmenin gayrifaal, yani çalışmadan duran boş bir işletme olması, o zaman tarifenin %40'ını uygulayabiliyorsunuz.

ücret belirlenirken sadece limited şirket olmasına bakılmıyor. hatta e-defter mükellefi olması, şubesi olması, farklı kdv oranlarını birlikte uyguluyor olması bile tarifeye göre ücrete ek yaptıracak durumlar.

kahve/kitap temalı yere hizmet işletmesi diyebiliriz. personeli de yoksa minimum rakam ankara için 955 lira.

5 tane cnc tezgahla metal üzerine talaşlı imalat yapan, 15 tane çalışanı olan atölyeye 2500 lira teklif verdim mesela. bu özelliklerdeki işletmenin defterini ben daha aşağısına tutmam.

1000 lira normal olanı, yeni işletme olduğuna göre çok fazla girişi çıkışı olmayacaktır, çok fazla elemanı da yoktur diye tahmin ediyorum.

Paradan ziyade doğru iş yapan, temkinli, tertipli, düzenli bir mali müşavir bulmak ticarete başlarken en doğru harekettir.

ltd sirketi var ltd sirketi var, @kibritsuyu cok guzel aciklamis. ama hala muhasebeyi sadece 1-2 evrak isi olarak gorenler var. dediginiz gibi 400 e ltd sti baktiran bir tanidigin tanidigi geldi, birakiyorum demis yeni muhasebeci bulun demis. geldiler anlattim tek tek, izah ettim, eskinin yanlislarini gosterdim, gelecegine dair bilgi filan verdim; biz muhasebe filan bir sey bilmiyormusuz, bizim eski bakan da alakasi yokmus dedi.

o yuznden oncelikle sizin isin niteligi, daha sonra almak istediginiz hizmete gore degerlendirirsiniz ucreti. ama 10bin ltd sti cok nadir alinacak bir ucrettir

www.turmob.org.tr

2. sayfadaki durumunuza uygun satır/sütuna baakabilirsiniz.

Avizedeki ampül sayısını düşürüp, ya da güçlerini değiştirip denediniz mi?

Atıyorum avizede 5 ampül vardır, bunların ikisini gevşetip devre dışı bırakabilirsiniz.

Avizenizin anahtarını dimmerlı anahtarla değiştirebilirsiniz belki. Ampülünüz beyazsa sarı ampüle geçebilirsiniz ya da renk değiştiren akıllı ampüllerden kullanabilirsiniz. Bir de avizeniz nasıl? Ben açıkçası ucuz olduğu için Ikea'nın kağıttan abajurlarını koydum odalara, o ışığı daha yumuşak dağıtıyor. Ama daha kalitelisi de vardır eminim. Aklıma gelenler bunlar.

biz de 2 lambader kullaniyorduk. daha aydinlik ama gozumuze isik girmeyen bir ortam istedigimiz zamanlar icin de cevrilebilen spotlarin oldugu bir ray sistemi yapmistik. boylelikle ortam daha aydinlik oluyor ama isik goze girmiyordu.
bahsettiginiz ortami dimmer kullanarak yaratabilirsiniz bence.

1. beyaz ışık değil, sarı sıcak ampül kullanın.
2. avizenizdeki ampülü ayarlanabilir (dimmer) ampül ile değiştirin. bu ampüller biraz daha pahalıdır ama tek bir ampül ile istediğinizde aydınlık istediğinizde loş ortam elde edersiniz. tabi açma kapama düğmenizi de değiştirmeniz lazım. (dimmer ampüller iki tip, dimmerli açma kapama düğmesini de uyumlu almanız lazım, yoksa çalışmıyor)
3. ışık kaynaklarını dağıtın ki zaten iki lambeder ile aynı şeyi yapmışsınız.
4. büyük kitaplık ya da dolap gibi mobilyalarınız varsa, onların üzerine ya da içine aydınlatma yapabilirisiniz. duvarı delme, tesisat çekmeye falan gerek yok, bir uzatma kablosuyla dolabınızın üstüne monte edip dışarıdan ya da led şeritlerle içeriden aydınlatma yapabilirsiniz.
tabi elektrik faturasını nasıl ödeyeceğinizi de düşünün :(

avizede tek bir ampül var. onu değiştirebilirim belki. bir de ışık kaynaklarını dağıtmak önemli sanırım.

ikisi de farklı ama fotoğraflardaki ortamlar nasıl aydınlatılmış?

Daha aydınlık bir ortam için lümen değerlerini artırabilirsiniz. Elinizdeki ampullerin lümen değerlerine bakın ve bunlardan daha yuksek lümenli bir ampul alın. ışık rengi de sert geliyorsa kelvin değerlerini değiştireceksiniz. 4000K gün ışığı tonlarında ve 3000K daha sıcak bir ton iki ampul alın. Dene yanılma yoluyla hangi ton hoşunuza gidecekse onu kullanırsınız. Bunları marketlerde aramıştım zamanında zor bulunuyor, internetten bulabilirsiniz kolaylıkla.

Söylenenler +1

Fakat o fotoğraflara çok takılmayın, onlar film/dizi görüntüsü, arkada hayvan gibi ekipman, kamera, bir sürü şey var o görüntünün öyle görünmesi için. En basitinden softbox kullanıp ışığı dağıtıyorlar, kadrajdaki ışık kaynakları dekor oluyor, asıl ışığı kamera arkasından veriyorlar. O yüzden öyle albenili görünüyor. Evde yapılacak şey değil :)

doğru ampul rengini seçin.

önerim 4000k'dir. ne çok sarı ne de beyaz. şundan kullanıyorum baya iyi. lümeni yüksektir, baya iyi aydınlatır.

www.trendyol.com

şundan alacaksın kardeşim sonra istediğin yöne doğru yönlendireceksin.
sende sağol.
www.ikea.com.tr

Ana kaynak olarak yataydan gelen ışık duvara veya insana gölge yapar, gösterdiğin iki örnekte de ana kaynaklar yatay. Bu sayede boyut algısı değişiyor insanın, duvarda ya da insanın kendinde(mesela sağdan vuran ışığın yüzün sol tarafında gölge yaratması) gölgelerin yarattığı bir "space" oluşuyor.

Bunun insana neden farklı hissettirdiği konusu mağarada yaşayan ve yatay kaynaklı ateş ışığıyla aydınlanan avcı toplayıcılara da bağlanıyor, güneşin doğal hareketi sayesinde doğada oluşan yatay kaynaklı ışığa da.

Kısacası, tavan aydınlatması yerine duvar ya da yer aydınlatması tercih etmelisin. Lambader olur, duvar apliği olur. Arkadaşlar bir sürü şey önermişler zaten hepsine +1.

yansıtılmış ışık.

Lambader ve abajur vs. tarzında yansıyıp dağılan ışık yap. Avize çok kötü bu açıdan onu komple kapat. Odaya iki lambader bi masa lambası/abajur vs. ile çok güzel yaparsın. 3200k gibi sarı ışık tatlı olur, 4000 beyaza göre iyi ama bana yine de beyaz geliyor. (normalde güneş ışığı-beyaz-5600k)

Benim masa lambam masaya değil duvara bakıyor mesela. Çok tatlı ışık veriyor.

bu lambaderden kullanıyoruz. bir tanesi bile yetiyor.
www.ikea.com.tr

2021 mayıs-haziran gibi 950₺ ödemiştim lg smart tv cihazının arka ledlerinin değişimi için.
tv fiyatları şuan oldukça yüksek. tamir de öyle. parça fiyatları zamlanmıştır.
bendeki tvde ekran morumsu lacivertimsi bir renkte gösteriyordu. arka ledlerin tamamını değiştirince düzeldi.

aslında işlem oldukça basit ve bilen kişi ledleri kendi de alıp takabilir kesimlikle ama ben hiç anlamadığımdan cihazı bozarım, ekrana zarar veririm diye daha büyük maliyet çıkarırım korkusuyla ustaya yaptırmıştım. ustayı da youtube'dan bulmuştum. adam profesyonelce söküp takmıştı.

hocam ben de youtube'dan izledigim kadariyla kolay bir islem, ancak parca bulmakla etmekle ugrasmak istemedigimden servise vereyim diyorum, bir de sokup takarken bir pin yamulturum, ugras dur cevap icin tesekkurler

Eğer led tv ise masraflıdır, ama LCD TV ise floresan aydınlatmadır daha ucuza mal olur.

Böyle bir monitörümü kendim tamir etmiştim, floresan bile değişmeme gerek kalmamıştı, iki tane kondansatör değişince düzelmişti.

En az 10 yıllık Vestel TV kumandayla açılmaz oldu. Ana kart ve beslemesi değişecek dediler. 1600 TL parça ve değişim, 70 TL gelip bakma ücreti verdim.
Vestel müşteri hizmetleri ilgilenmedi. İnternetten başka bir tamirci buldum.

Geçenlerde aydınlatmayla ilgili bir durum benim de başıma geldi televizyon karanlıktı bildiğin alttan görüntü zor görünüyordu. tv tamircisi 550 tl'ye ledleri değiştirdi. Televizyon 82 ekran LG 6-7 sene olmuştur alınalı

kendi oturacak birisi alırsa (ki çıkmak istemeyen kiracılı evi sadece kendi oturmak isteyen adam alır zaten) çıkarabiliyor evet.

yoo biz ev aldık çıkaramıyoruz. 6 ay süresi varmış kiracının ev bulması için. onun bitiminde dava açabiliyormuşuz.

Tapu satışından sonra bir ay içinde noterden ihtar çeker, 6 ay süreniz var boşaltmak için.

Mevcut kontrat devam eder, normal artışı yapıp yeni ev sahibine kirayı zamlı yatırmaya devam edeceksiniz. Yeni ev sahibi kendisi oturacaksa tapu devrinden sonra size noterden ihtar çekecek, ihtardan sonra 6 ay içerisinde evi boşaltmanız gerekiyor. Boşaltmazsanız ev sahibi tahliye davası açabilir.

arkadaşlar yazmış kısaca çıkartır yeni alıcı alana kadar bekleyin belki yatırım amaçlı almıştır.yeni kontratla devam edersiniz buda %70 zam demek.

yeni kontrat? eski kontrat dönemi henüz bitmediğinden, o geçerli oluyormuş. Biz zam da yapamadık mesela?

yeni alan kişi ihtarname göndermeden sizi kimse evden çıkaramaz tabi ki tahliye taahhütnamesi imzalamadıysanız o ayrı.
yeni ev sahibi eğer kendisi ve 1. derece yakınları oturacaksa ancak sizi evden çıkarabilir bu durumda: 2 seçenek vardır; 1. alım işlemi itibariyle 1 ay içerisinde ihtarname gönderir ve bu durumda sizin 6 aylık süreniz başlar ya da 2. olarak sözleşmenin bitimi 6 aydan önceyse sözleşme bitimi itibariyle çıkmanız yönünde ihtarname gönderir bu şekilde süreleri birlikte de anlaşarak ayarlayabilirsiniz.

Kendi ihtiyacı için size ihtarname gönderdiği zaman da 3 yıl boyunca başkasına kiralayamaz kiralamak isterse size öncelik vermesi gerekir.

tam olarak bu konuyla daha yeni uğraştım.. eğer kontrat bitimine 15 gün kala bir ihbar vs. yapmadıysa ve kontrat süresi dolduysa otomatik olarak kontrat yenilenir ve size ihbar dahi yapsa sizin en az 6 aylık bir süreniz olur.

ama diyelim ki bu kişinin tek evi ve gidecek kalacaka başka bir yeri yok. mecbur yani orada oturmaya. o zaman size dava açabilir ancak onun da tamamlanması 3-4 avukat görüşünde ortalama yine 6 ay sürer dediler.

yani siz eğer evde kalmak veya rahat rahat ev aramak istiyorsanız ihbar süresini ev sahibinin geçirdiğinden emin olun.

Tam dipten kirildiysa oradan su giriyor, yaptirmak icin tavan dosemesini falan sokuyorsun efso masrafi var. Koku degil ust parca kirildiysa onemsiz bisey

tam inceleyemedim ama siyah renkli yuva duruyordu, sadece üst parçası kırılmış gibiydi

Sadece tel/çubuk olan kısım kırıldıysa bişi değil, vidalı zaten onlar. Yenisini alıp elle vida çevirir gibi takacaksınız.

Ama eskisinin civatası içerde kaldıysa çıkarmak zor olabilir.

Valla benim babamın da tertemiz çıkmıştı ama 50 yaşında kalp krizinden öldü. Normal yani.

Abim 13 yaşından bu yana düzenli olarak günde 1.5-2 paket sigara içiyor. Lise yıllarında profesyonel bir futbol kulübünün altyapısında oynadı. Hem de orta saha. Her sene klasik doktor kontrollerinde kulüp doktoru çok şaşırıyordu. :) Çünkü ciğerler çok temizdi. Derken üniversiteye geçince futbolculuktan vazgeçip futbol hakemliği yapmaya başladı. Haftada iki gün antrenmanları oluyordu kendi aralarında düzenledikleri koşu yarışmalarında falan hep birinci çıkıyordu. Yıllarca da (ulusal hakem statüsünde) orta hakemlik yaptı. Yüzmede, koşu da vs. hiçbir zaman kesildiğini ne gördüm ne duydum. Hayvan gibi ciğeri var adamın. Her sabah kalkıp sporunu da yapar.

Diyeceğim o ki evet sağlıksız bir yaşamla belki o siyah ciğer oluşabilir ama biraz spor ve iyi beslenmeyle (bence) abartıldığı kadar kötü etkilemiyor.

Bir de bronoskopi cektirsin bakalim siyah miymis beyaz miymis orada gorur.

Herkesin farklı bünyesi olduğu gibi sigara içişi de bir değil, kimisi dumanı hiç fire vermeden doldurur ciğere, kimisi ağzına doldurduktan sonra yarısını ciğere alır yarısını ağızdan/burundan verir.

Kimileri de var ki elinde/ağzında durur sigara ama çok nadir duman çeker mesela.

Velhasılı kelam sigara çok zararlı bir şey, içmemek lazım. Yıllarca içtim, hiç bir faydasını görmedim.

Röntgen kararma derecesiyle ilgili bir bulgu göstermez. Normal görünebilir.

Şöyle haber metni var;

İstanbul'da ulaşıma son zam 1 Ocak 2022'de yapılmıştı. Servis ücreti zammı yarından (7 Nisan), diğer zamlar ise 9 Nisan Cumartesi gününden itibaren geçerli olacak. Aylık Öğrenci İstanbulkart 78 TL'den 109 TL'ye yükseldi

9 nisanda başlıyor kesin bilgi.

Cumayı Cumartesiye bağlayan gece başlar. Aylık olacak olan hemen alsın.

Sanayide motor ustası ve yedek parça satıcısı bir akrabanız varsa alınır.

Sanırım cruze'dan bahsediyorsunuz.

Bildiğim arabanın altyapısı opel astra ile neredeyse aynı.

Opel Astra ile Cruze aynı platform ve aynı motormuş +1

Yani motor mekanik yedek parçası bulunur, ama mesela bir kapı döşemesi, atıyorum kapı kolu, ne bileyim silecek kolu vs lazım olduğunda ne yapılır muamma.

İç donanımdaki parçalarına da bakmak lazım, muadili başka araçlarda var mı?

Aracın yakıt tüketimi günümüz turbo motorlu ya da lpg dönüşümü yapılmış araçlara göre aşırı fazla. O kısmı da değerlendirin derim.

dış kasası hariç elektronik ve motor aksamının yedek parçaları opel astra ile birebir aynı olduğu için parça bulmakta hiç sorun çekmedim. hatta istanbuldaysanız adreslerini verebilirim. 1.6 ecotec motoru var zaten opel'e ait. aksesuar bulmak konusunda da hiç sorun yaşamadım.

yakıt konusuna gelince 2010 model manuel benim arabam. şehir içi benzinde 9-9.3 gibi bir şey yakıyor. 1.6 benzinli bir araca göre normal. 2020 model megane'da da aynı değeri görmüştüm. 2020 golf'te 11 litre görmüştüm. 1.6 benzinli bir araç kullanıyorsanız istanbul trafiğinde şehir içi 7 litre altını görmek bence imkansız. başarabilen varsa saygı duyarım. 1 yıla yaklaştım aşırı fazla bir tüketimle karşılaşmadım. şehir dışı 5.8-6.3 litre civarında yakıyor tabi 90'a sabitleyip giderseniz çok daha düşer tüketim. lpg'de kullandığımda şehir içi 11-12 litre yakıyor, şehir dışı 7-8 arasıydı. bu rakamlar kullanıma göre değişebilir tabi ama ben bir tık agresif kullanıyorum.
son benzin zamlarından önce full benzinde kullanıp 660 km şehir içi şehir dışı karışık yapabilmiştim 1 depo benzinle. deposu 60 litre alıyor.

otomatik vitesi için yakıt biraz daha fazla olacaktır siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum.

iç hacmi olsun bagaj hacmi olsun bu piyasada bence alınabilecek en iyi araba. 170-180 bin liraya tenekeden yapılma 206, punto veya clio alacağınıza bence cruze daha mantıklı. 1.5 ton sağlam bir gövdesi var. temizine denk gelirseniz kaçırmayın.

aynı şeyin laciverdi olur. sen bu işi beceremeyeceksin sanırım. direkt sigara al gitsin. etrafa da ancak bir hafta dayanabildim diye durumu açıklarsın.

kendini kandırmış olursun. sabret biraz daha, bir süre sonra o istek iyice zayıflayacak.

Asla, o da tütün o da tütün.

"Alkolü bıraktım, rakı içmiyorum. Ama yarın viski içsem olur mu?"

Aynı saçmalık bu cümle de, dirayetli ol biraz daha sabret. Çok kısa zamanda vucuttan atılmaya başlanacak nikotin ve kimyasal olarak istememeye başlayacaksın.

Tabi ki olur. sigara öyle tak diye bırakılmaz. Çok bastırdığı zaman yarım puro içebilirsin ama bu durumu suiistimal etmemek lazım.
ben de sigarayı bıraktım dedikten sonra ara ara kaçamaklar yaptım. puro da içtim.
ayrıca nikotin bandını şiddetle tavsiye ederim ben onun sayesinde bıraktım.

Sigara içmek ile puro içmek arasında bir fark yok. El ve dudak hareketleri aynı, nikotin alımı aynı. Alışkanlığını devam ettirmiş olursun. Nikotin bandını tavsiye ederim. Bant takınca da nikotin alıyorsun ama aynı şey değil, duman tüttürme, el ve ağız alışkanlığını bırakmış oluyorsun en azından. Hem de kademeli olaraz nikotini azaltmış oluyorsun. Sabretmemi tavsiye ederim. Fiziksel yoksulluk 15 günde geçer. Sonrası irade meselesi.

sakin ol, puroya başlarsan sigaraya da başlarsın çünkü pahalı :D

ben bu durumlarda bir kurşun kalemi elime alıp sigara içiyormuş gibi yapıyordum, (ilk okulda falan yapardık) derin nefes alınca aynı sigara içiyormuş gibi oluyor. bir kaç dakika da o isteğin kayboluyor.

Olmaz öyle abi kendini kandırmana gerek yok, yanlış anlama ama sen belli ki psikolojik olarak bu sürece hazır değilsin, yani yeterli şartlar oluşmamış bırakman için, gereksiz yere zorluyorsun kendini. Uygun ortam oluştuğunda daha kolay bırakırsın.

sigarayı zor bırakan biri olarak söylüyorum 6 yıl oldu elimi bile sürmedim çünkü bir tane yaktığımda hep gerisi geldi bir şekilde. el alışkanlığını tetikleyeceği için bence bu şekilde tütün vb türevlerinden uzak durun.

uzun süredir kullanıyorsanız nikotinin fiziksel bağımlılığından kademeli olarak kurtulabilirsiniz. ben günde bir taneye düşürüp 10 gün sonra tamamen kestim. size uyan en iyi yöntemi deneyin. hatta doktorunuza danışıp nikotin bandını sorabilirsiniz genelde duyduğum bırakma yöntemi nikotin bandı, bol bol açık havada yürüyüş ve bol su içmek.

umarım başarılı olursunuz. yolunuz açık olsun

Protein ihtiyacı sadece spor yapanlara özel bir durum olmadığı için haliyle alınır, protein tozu normal protein kaynaklarının pratikleştirilmiş hali sadece. Hatta yumurta ile birlikte vücutta kullanılabilirliği en yüksek olan protein kaynağıdır whey. Protein tozunu sadece sporcular kullanır algısı çok doğru değil.

Ha bununla birlikte diğer soruna gelecek olarak kaslanmazsın, o çok alakasız bir konu. Kas inşası için çok başka süreçler var.

Protein tozu kas yapan bir şey değil, bol bol et, yumurta tüketerek durduk yere kaslanamayacağınız gibi protein tozu tüketerek de kaslanamazsınız.

Ama ihtiyacınız olandan fazla protein alırsanız bunlar yağa çevrilip depolanacağı için yağlanarak kilo alırsınız.

felclilere, ameliyatlilara falan da yazar doktor hatta. bildigin besin iste. neskuik’in faydali olani.

eğer gün içinde aldığın protein miktarını az olduğunu düşünüyorsan spor yapmasan da alabilirsin. eğer masa başı bir iş yapıyorsan kaslanmazsın. spor yapmıyorsan protein tozu kas yaptıran mucizevi bir ürün değil.

Üstteki cevaplara ek olarak, fazlası karaciğeri yorar diye hatırlıyorum. Spor yapmayan biri fazla et yerse, yumurta yerse, protein kaynaklı besin tüketirse göbeklenir, kaslanmaz +1

kilo almak isteyen zayıf insanlara kullanılması tavsiye ediliyor çoğunlukla.

Olcuyu eksik vermisler, 3.9 tornavida uzunlugu. Bir de uc olcusu lazim.

Herhangi bir kucuk takim alsan acar bunu. Tek tek alirsan daha pahalidir bu seyler.

Bu arada alet laptopsa dedigim gecerli, telefon ise ona daha kucuk takim alman lazim.

şuradaki 9. adım

tr.ifixit.com

küçük bir tornavida var. kırmızı olanı açıyor ama turuncu olanı açmıyor. çok ufak fark var aralarında.

Yazılan ölçü vida ölçüsüdür herhalde, tornavida değil.

Tam oturmayan tornavida ile zorlamayın yalama olmasın vida. Uçlu tornavida setlerinde böyle küçük seçenekler olur, onlardan var mı elinizde?

Philips #00 olacak dogru olcu.
Ustte malzeme listesinde yazmislar.

@john hayır set yok.

@divit 2 tane vida var. 00 olan diğer kırmızı değildir di mi?

philips yildiz tornavida demek, cok sikilmamissa hepsi hepsini acar. Ama iyi siktilarsa tam ayni boyut olmazsa yalama edersin.
Macbook sokmedim ama normal laptopu her tornavida aciyor.

En güzeli bloke çek.

Tapu takas sistemi var ama kredi harici nakiti gayriresmi ödeyecekseniz olmaz.

Satıcılarla birlikte şubeye gidip çeki hazırlatın, çek sizde kalsın. İmza atılırken teslim edersiniz.

Aslında çok para değil, ticaret bilen gözü açık bir arkadaşınızla birlikte tapuda imza odasında 4 kişiye teslim edersiniz herkes kendi payını sayar 5 dk sürer.

Defter açılır, memur okur işlemleri, ödemeyi sormaz kredili satışta genelde, çünkü işin içinde banka avukatı vs de var.

İmzalar atılır para teslim edilir anında.

3 kişi, aralarında seçeceği bir kişiye vekalet veriyor. Siz de satış işlemine o vekalet verilen kişiyle devam ediyorsunuz. Parayı bankadan o kişiye gönderiyorsunuz. Onlar sonra isterse birbirine düşsün sizi bağlamaz.

En kötü ev 1 milyon tl. O kadar nakiti bankadan çekmek ayrı dert, taşımak, saymak da ayrı dert. Banka üzerinden resmi yollarla halledin işinizi.

Kredi çekerken devlet bankaları satıcıya verilecek peşinatın bankaya yatırılmasını istiyordu en son sorduğumda.

Hatta kredi talebi çıkmadan önce parayı bankaya taşıman gerekiyor. Sonrasında işlemleri bankadan devam ettiriyorsun.

Bloke çek

Biz de kardeşlerimle aynı şekilde satış yaptık, alıcı kredi harici tutarı da bankaya aktarmış, satış anında hesaplarımıza eft yapıldı, tapu memuru hesaplarımıza düşmesini bekledi ve satışı verdik.

Çok teşekkürler cevaplar için. Anladığım kadarıyla en güvenlisi bloke çek. Banka ile de görüşüp detaylarını öğreneceğim.

Satış bedelinin altında tapuda miktar göstermeyin. +1

Çünkü 5 yıl içinde daha kelepir, güzel bir ev bulduğunuz da mevcut evi satmak isteyeceksiniz. Hâliyle tapuda miktarı düşük gösterilen evin satışında da miktar yüksek olacak. Aradaki farkı devlet kâr olarak görecek ve ödenecek vergi bayağı bir yükselecek.

Yokuş çıkarken yüksek tüketiyor, inerken tüketmiyor. Araç yol bilgisayarı bu verileri hesap edip 5,5 litre gösteriyor zaten.

Aracın gösterdiği ile gerçek verinin şaşması 0,5'den bile az olur bana göre.

Evet. 20 km için 5,5 lt çok fazla görünüyor. Hesap hatası olmalı.
Ayrıca inişte gaza da basmıyorsunuz.
5,5 lt belki anlık tüketimdir ama toplamda (yol bittiğinde) durum farklı olur

yol bilgisayarının ölçtüğü rakam ile ilgili kafamda soru işaretleri var. bu 5,5 litreyi sadece 20km için ölçmüyor olabilir. daha önceden yaptığınız yolculuklarınızın da etkisi olması lazım.

ama Erva yanlış anlamış. 20 km'de 5,5 litre yakmıyor. 100 km'de 5,5 litre yakmış, 20 km'de 1,1 litre yakmış oluyor.

@co2s2 sadece bu 20 km için ölçüyor. ondan eminim. evet haklısın 5,5 litre 100 km'de.

Yolculuk başlamadan sıfırlarsanız, giderken atıyorum yokuş yukarı olduğu için yokuş bitince ortalama tüketimi 100 km'de 10 litre gösterecektir. Dönüşte yakmadığı için yavaş yavaş düşüp 5,5 litreyi buluyordur 100 km'de

Neden bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsunuz? Çok ortalama ve normal bir tüketim sonucu bence.

@John bloor litre olarak hep aynı yakıtı almama rağmen daha az zamanda benzin bitmeye başladı

O zaman bir seferlik depoyu tam dolduracaksınız, araç yol bilgisayarını sıfırlayacaksınız. Sonra ortalama 100 km yapıp tekrar yakıt dolduracaksınız, hesabınızı fiziksel olarak yapıp araç bilgisi ile karşılaşıyor mu bakacaksınız.

Yakıt sisteminde bir problem olabilir, yakıt aldığınız yerde bir hata olabilir?

pateni giymeden almamanı öneririm ben.
ayağının içinde rahat olması lazım, ne çok sıkı ne de çok bol olmaması lazım.

bir de bazı modellerin tekerlekleri takır tukur ses çıkarıyor. ben olsam görmeden almazdım.

edit: herkesin belirttiği gibi bence de bilek koruması paten için en önemli koruma ekipmanı.

Paten için kaska gerek yok diye düşünüyorum biliyorum kulağa çok tehlikeli geliyor açıklayayım, olduğun yerde düştüğünde vücudun refleks gösterir ve ellerinin üzerine düşersin ve kafanı yere çarpmazsın, kafan karpuz gibi patlamaz yani

Kask daha çok artistik hareketler yapanlar ve patenle çok hızlananlar için gerekli

Kasktan daha önemli olan koruma ise bilek koruması, yukarıda öne ya da arkaya düşerken dediğim gibi refleks olarak ellerini yere koyma hareketi yaparsın ve vücut ağırlığın üzerine biner bu bilek kırılmalarına incinmelerine neden olabilir bence patende en önemli koruma bileklik şu an kulağa tuhaf geliyor fakat kullanırken anlarsın :)

çocuğa göre tasarlanan model yetişkinde sıkıntı çıkartabilir. her şeyden önce ağırlığı ne kadar sağlıklı taşıyacak belli değil. tekerleklerde rulman yok gibi duruyor, normalde tekerlekte rulmanlar abec3, abec5, abec7 şeklinde gidip ne kadar effortless sürüş yapacağını belirliyor. atıyorum düz yolda bir sağ bir sol hamle yapıp 10 metre boyunca hamle yapmadan gitmek var, hamle biter bitmez patenin durma eğilimine geçmesi var. bu şekilde olursa başlamadan soğutabilir. hangi pateni alırsan al kafanı yere çarptığında allah korusun ölecek hızlara çıkmak mümkün o yüzden kask takmaktan utanılmamalı. kafa tası alından ve kafa arkasından mezura ile ölçülür. çıkan santimetre kask beden tablosundan karşılaştırılarak alınır. kask dışında dizlik ve dirseklik de iyidir. bu ikisinin kırığı evlerden ırak, çok süründürür. korumalara ek olarak da düşünce top olup yuvarlanma öğrenilmeli.

patende kalite çok önemli, bence de giymeden almamak pek doğru değil o açıdan.
çok plastik, kalitesiz bir şey sakatlanmaya neden olur, sağlamlığından emin olmak lazım.
ben normal numaramı alıyordum, sanırım o da markadan markaya değişebilir.

bir de, kasktan ziyade bilek koruması ve dizlik daha önemli.
patenle kasaların üzerinden atlamayacaksanız başınızı korumanız çok gerekli değil.
kask ne olursa olsun alacak bile olsanız, dizliği ve bilek korumasını da muhakkak alın.

Aynı paten Decathlonda 625 TL

www.decathlon.com.tr

Bence gidip decathlon'da deneyerek alın, ya da yine alacaksanız decathlondan internetten alın.

usb boot çalışıyor mu?

Ramleri söküp tekrar açmayı dene, işlemciyi söküp tekrar açmayı dene, bunları sırayla takıp tekrar açmayı dene.

Bir laptopum fiziki temizlik sonrası böyle olmuştu, her şeyi söküp teker teker geri takarak resetlenmişti.

Uyarsanız ne yapabilir ki, motor ile gelip gidiyorsa o saatte yapacak bir şey var mı , yanlış mı düşünüyorum

Motorun fabrika çıkışı egzozuysa ve kendiliğinden gürültülüyse yapacak bir şey yok. Motor bağırsın diye sonradan takılan gürültülü egzozlar yasak, ceza yazılabiliyor. Trafik polisi gelip evin önündeki motora ceza yazar mı bilmiyorum.

www.milliyet.com.tr

@ceketimi alip cikcam maskeni düzeltir misin dendiği için kavga edilen bir ülkede yaşıyoruz. ne olacağını bilemezsin.

75-84 desibel sınırı varmış sanırım araçlarda. bunun üzerinde olduğunu düşünüyorum. motorun normal sesi olduğunu sanmıyorum. ya sonradan bir işlem yapıldı ya da eski diyedir belki bilmiyorum. ama kesinlikle normal seviyenin çok üzerinde.

Valla öyle bir motorum olsa gece 3'te kullanamazdım sanırım. Motorcunun apaçisiyle patlak egzozlu şahinci takımı aynı familyadan, pek bi farkları yok. Rahatsızlığınızı çok iyi anlıyorum. Bırakın gece vaktini güpe gündüz Kadıköy'de barların arasından sırf dikkat çekmek için gaz veren tiplerle birgün arayı bozucam.

Ben olsam gece 3'te geldiği zaman çıkar durumu kibarca anlatmaya çalışırdım. Baktım olmuyor git gide dozu arttırarak kabalaşırdım sanırım. Adam gaz verip tatmin yaşayacak diye ben uykumdan olucam. Aşırı sinir bozucu bir durum.

Eğer motoru bıraktığı alan düz ise, rica edersiniz, apartmana yaklaşınca motoru stop eder ve iterek park alanına çeker. Ama mesela motoru bırakacağı yer yokuş yukarı ise böyle bir şey mümkün değil, ama genelde de motorcular öyle noktalara park etmeyi sevmezler. Siz anlatın böyle.

yıllarca @malheiros'un dediği gbii yaptım, motorum da çok ses çıkaran bişey değildi üstelik.

muhtemelen boş egzos veya ses çıkarsın diye özel takılmış egzos kullanan birisidir.

Benim de motorum var ve komşular rahatsız olmasın diye gece geç döndüğümde sokağa girince motoru söndürüyorum, 50 metre kadar elimle sürüyorum. Uyarın belki anlayışla karşılar lakin kavga çıkma riskini de göze alın. Ben olsam ve beni uyarsalar mahcup olur özür bile dilerim çünkü ben efendi ve saygılı bir insanim.

düzgün bir dille rica ederseniz size kafa atacak değil. he, uyar uymaz bilemem. eğer harici egzoz takmışsa o zaten yasak, şikayet edebilirsiniz eğer ricanızı dikkate almazsa. bazı motorlar fabrika çıkışlı biraz sesli oluyorlar ve gece sessizliğinde iyice rahatsız edici olabiliyor, ona yapacak pek bir şey yok. ara gaz veriyorsa onu vermeyi keser en fazla, düşük devirde kullanır eve yaklaşınca. o biraz rahatlatır sizi.

@el conquerador stop ettiğiniz yere kadar olan sokaklarda ev yok mu? onlar da rahatsız oluyordur.

soruya cevap olarak, eğer fabrika çıkış egzoz ise hiçbir şey yapamazsınız ama sonradan modifiye ettirdiğini düşünüyorsanız polise şikayet edin. hem ceza yer, hem de düzelttirmezse trafikten men edilir.

Orjinal eksoz değildir, siz kibarca uyarın. Efendi ve anlayışlı bir insansa hatasını fark eder ve bir önlem alır, ama hırtın tekiyse umursamaz ve gürültü devam eder.

İkinci Seçenekse konuyu uzatıp keyfinizi bozmayın derim, hırt biriyle baş edebilecek bir aileyseniz uğraşın ama naif insanlarsanız huzurunuz kaçar.

odanin kendi duvarlarini yikacak misiniz?

yikmayi dusunuyorsaniz tekrar dusunun. kolon kiris olmasa bile o duvarlar yapinin depreme karsi mukavemeti acisindan cok onemli.

mimar muhendis olan varsa yazar belki detayini.

ayrica yapinin dis cephesinden gorunen esasli degisiklik belediye ve apt yonetimi iznine tabiidir.

sanki üst kat dahil etmiş gibi. bence cam balkon tarzı bir yaklaşım daha iyi olur

apartman gibi bir sey. bunu apartmanin izni olmadan kapama yapmaniz yasal olarak mumkun degil. ileride is cikmamasi icin sorun sorusturun. kolon yoksa o bolgede duvari kirabilirsiniz. kolon cikarsa goruntu rezil olur. duvari kirdiktan sonra da cam ya da tekrar duvar ordurebilirsiniz. duvarin tasiyiciligi yok gibi bir sey. olsa zaten hatil yapmayiz. yukaridan asagi pvc boru iniyor onu kenardan tahliye edeceksiniz.

Kolonlar yanda kalıyor. Ayrıca bina aoartman değil müstakil. Üst katta balkon ve terası mevcut.

Madem ev mustakil, bahce baglantini yoksa korumanizi tavsiye edebilirim. Bahceye baska Bir kapidan erisebiliyorsaniz eger, bu balkonun duvarlarini yukseltipsuan balkon kapisinin oldugu duvari mukavemet acisindan yine de komple kirmayarak, bir nis bir okuma kosesi vs olusturabilirsiniz tatli olur

Mutfağın balkonu sanırım burası, sağ tarafta kombi için yer bırakılmış. O duvarın arkasında büyük ihtimal ile mutfak tezgahı ve dolabı vardır, böyleyse eğer o duvarı kıramazsınız zaten.

Kaldı sadece sol taraf, orada da turbo sadık'ın dediği gibi yağmur iniş borusunu gizlemişler, onu binanın yanına taşınması vs var baya bir iş.

Hem estetik olsun hem balkonu kapatayım derseniz cam balkon, mümkünse çift camlı, ısı yalıtım için mükemmel olur.

Ama balkona çıkan doğramayı sökeceğiz, duvarları da tesisatlara zarar vermeden kırabileceğimiz kadar kıracağız derseniz kısa kenarları duvar örüp uzun kenarı pencere ile kapatırsınız.

Salon balkonu ve ne yazık ki salon 20 metrekare. Kolonlar yanlarda. Duvar tamamen kırıldığında yanlarda 5-10 cm civarı kolon çıkıntısı olacak sadece.

Tüketim değerine bakın, sayaçtan. TL olarak değil de tüketim miktarı olarak karşılaştırın, çok pahalandı doğalgaz bir kaç ay önceye göre, şaşırtmasın sizi.

@john hocam zaten tüketim çok neden bu kadar çok tüketmiş olabilir 45 derecede bu faturanın gelmesi normal mi?

Normal, surekli yakarsan maksimum tuketim yapar.
Evin sicakligi hicbir zaman 45e gelmiyor cunku.

Ya geceleri kapatacaksin ya da kapatan alet alacaksin.

45 derece 3+1 dublex evi ısıtıyorum, en son 630tl geldi fatura.

evin kaç + kaç olduguna vs. göre bakabilirsin. yalıtım kötüyse 3000 de gelir.

@tcuch 3+1 ev

O muhtemelen LED değil halojen. 220 direkt olacaktır

Trafo gerekir. Şöyle takımlar var. Hazır alıp kendin de uygulayabilirsin.

www.hepsiburada.com

Ben çok yanlış anlamışım
Mirket in dediği doğru.

Şerit led henüz almadıysanız 220 volt ile çalışan alın, aldıysanız ve 12 volt ise adaptör gerekli +1

hurdaya ayrılmayıp, sadece trafikten cekildi ise mümkün. yeniden ruhsat ve plaka işlemerini halledeceksiniz. sigorta lazim. muayene gerekiyor muydu ondan emin degilim.

Benzer isi araba icin yaptim adımları yazıyorum;
1- motosiklet icin egzos muayenesi yok öncelikle var diyen olursa diye yazdım
2- muayene götürüp (tespit değil) yaptırıyorsunuz trafikten çekildiğinden öncesinde muayene borcu varsa hepsini ödüyorsunuz.
3- notere gidip yeni ruhsat cikartiyorsunuz ordan verecekleri evrakla plaka basima gidiyorsunuz

Not:Hurdaya ayrılmışsa cikmaz

Bilgilerim bu işlemler notere geçmeden önceki bilgiler, emniyetten notere geçince bürokratik değişiklikler olduysa affola.

Ruhsatsız, yani trafiğe çıkması yasak olan bir taşıtı muayeneye götüremezsiniz. Zaten ruhsatı olmayan aracı muayene istasyonu da alıp işlem yapamaz, plaka yok ruhsat yok kime muayene işlemi yapacaklar?

Bu yüzden önce ruhsat ve plaka için başvuru yapacak, yetkili merciden verilecek evrak ile aracı "tespit muayenesine" götürüp evrakda yazan bilgilerin bu araca ait olduğunu tespit ettireceksiniz.

Tespitten sonra dönüp ruhsat ve plakalarınızı çıkartacaksınız, burada en önemli nokta yasal olarak elinizdeki evrakla muayene istasyonuna giderken taşıtı trafikte kullanamazsınız. Çünkü ruhsatı, plakası, sigortası yok, bu yüzden çekiciz ile vs gitmeniz lazım.

Yakalanma riskini göze alırsanız sürerek de gidebilirsiniz tabi ki.

Ayrıca yukarıdaki arkadaşlar yazmışlar ama tekrar edelim, hurdaya ayrılmamışsa olur bunlar.

Büyük filo şirketleri 2 sene dolunca geri aldıkları araçları bir süre satmayacak, elinde tutacaksa hepsini trafikten çekiyor. Satacakları zaman tekrar bu işlemler yapılıyor, genelde de buradan araçları alıp 2. el satan galericiler yapıyor bu işlemleri.

Olağan bir aşama yani.

Ustaya acelemiz yok denmez. En başta yanlış yapmışsınız. Ustayı bastıracaksın. Ben olsam atölyeye gidip projenin ne durumda olduğunu incelerim. Dolap yaptırıyorsanız parçalar kesilmiş mi, montaja hazır mı gibi. Mazot için de biz bu fiyatta anlaştık, mazot beni ilgilendirmez derdim.

40bin'lik işte mazot parası konuşulmaz

montaj tamamen bitmeden asla para vermeyin
2-3bin filan eksik gönderin eft limiti var vs.

işi bitirdikten sonra sakin kafayla ertesi gün kontrol edin

illaki bir şey çıkar ancak parası kalırsa gelir düzeltir
o zaman yol paranı verebilirsiniz

bizde mutfagi yeni yaptirdik. yaptirmadan once baya yerden fiyat aldik. herkes minimum 1-1.5 ay dedi. sonra bi tanidigin mutfagini yapan marangozu aradim. kac gunde yapacagini sordum ustaya, 15 gunde teslim ederim dedi. pek inanmadim tabi, genelde ustalara guven olmaz. @dissendium'un dedigi dogru asla bir ustafa acelem yok dememelisin. bende bir kurus para vermedim pesin. 15 gun sonra mutfagi getir montajini yap parani al diye soyledim. gercektende 15 gun sonra hem duzgun iscilikle hemde tam istedigim gibi mutfak yapti oyle verdim parasini.

bence arayip bir guzel firca kayman lazim, baska turlu anlasman pek mumkun degil

Parayı geri alın yada para karşılığı malzeme alın. İşi başkasına yaptırın çok net

iş bitmeden parayı ödemeyin tabii. çok koşarsınız peşinde. parayı da yüzüne atma. sorun çıkar. hatta abiniz vs. varsa bence bir erkek muhattap olsun ustayla. kadın olunca ciddiye almayabilir çok.

Sektörden biri olarak işinizin çok zor olacağını söylemeliyim, yazan arkadaşlara katılıyorum asla iş bitmeden daha fazla para vermeyin.

En azından kaptırdığınız para miktarını arttırmayın, kimsenin günahına girmeyelim ama sizin mutfak için lazım olan malzeme alınıp kesilmemiş bile olabilir.

Ramazan günü kimsenin günahına girmeyelim ama, yani o verdiğiniz 20 bin karşılığında şu an hiç bir şey olmayabilir, genel olarak karşılaşılan bir durum maalesef.

Şu an sizden alacağı para ile malzeme alıp işi bitirmek istiyor olabilir, ama burada durum aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu.

İşi bitirsin, malzeme alsın diye para versek o parayı da başka yere harcayıp sizin malzemeyi hiç almayıp sallama ihtimali de olabilir.

Parayı vermesek, malzeme alamayacak işi bitiremeyecek. Gerçekten zor durum.

Gelinen son noktada durum şu mu?

Ustaya göre her şey hazır montaja, ama siz gitmiyorsunuz diye iş gecikiyor ve parasını erken istiyor.

Eğer bu durumdaysa malzemeciden gövdeyi, kapakcıdan da kapakları açık hesap alıp ödemesini buna göre söz verdiyse sıkıntıya düşecek olabilir.

Tamam ustaları asalım keselim ama böyle bir durum varsa adam zor durumda olabilir.

Bu işlerinden göbeğinden bir adam olarak tavsiyemi yazayım;

Ustayı arayın ve "ustam her şey montaja hazır mı? hazırsa çok zor şartlarda izin alıp hemen geleceğim, montajın bitince de ödemeni hemen yapacağım" diyin.

Her şey hazır gelin hemen montaj yapalım derse bence hiç ikiletmeyin ya siz ya başkası atlasın gitsin işi bitirsin.

Ha yok zaten malzeme montaja hazır değilse, o da blöf yapıyorsa, atlar gider durumu net görürsünüz.

@konetsu aynen pek mantıklı değil gibi aslında çok teşekkürler

eksisozluk.com

diye bi entry var, bu program tek tek parçaları kaydediyormuş

@abba
benim pc nin ilk kurulumuydu zaten pc açılmıyordu bios yüzünden ama yararlı bilgi çok teşekkürler

Zaten pc'yi toplayıp bios yazılımından dolayı anakart işlemciyi görmemişti di mi? O pc bu yanlışım yoksa.

Eğer oysa zaten anakartı da rami diski vs de tanırsınız kapağı açınca, elinde aynı anakarttan olacak da sizinkiyle değiştirecek o an, çok zor bir ihtimal, çok çok düşük.

İşlemciyi zaten niye değiştirsin aynı modeli +1

Zaten yeniliği, temizliği ile açınca bakar anlarsınız, işlemci hariç. Ona da gerek yok.

@John
aynen o pc.evet zaten ram ve ssd aynı seri no tutuyor kutudaki ile.işte anakart'ın da cmd ile seri no suna bakınca kutu üzerinde o numarayı göremiyince bi şüphe düştü içime de zaten model aynı anakartın ki pek pahalı bişey de değil bendeki anakart.evet mantıksız geldi arkadaşlar açıklayınca işte eskiden çok olduğu için bu olaylar insanın aklına kurt düşüyor.

Caner taslaman. Sizin tanımınıza uyar mı bilemiyorum…

Sadece Caner taslamana kesinlikle bulaşmayın kardeşim. Dinimiz bazı konularda hassastır. Niyetiniz o olmasa bile bazen kurdugunuz cümle imandan edebilir niteliktedir, dolayısıyla Taslaman başlı başına sorun, maazallah. Ehli sünnet birini ve hoca olan bir hocayı takip edin. Dinimizi şu yıllarda baştan kurmaya çalışan, açıklarını bulduğunu sanan ve kendi aklıyla yorumlayıp şekillendiren kafaların tekelinde bir dinden değil, kıyamete kadar devam edecek ve değişmeyecek ve ucu açık bir konunun bulunmadığı bir dinden bahsediyoruz. Bir de bu ne tür bilgi aradıgınıza göre de değişir. Tam olarak hangi konular hakkında şeyler dinlemek istiyorsunuz? Podcast falan bilmem. Kadınsanız başka, erkekseniz başka önerilerim olabilir. Çünkü kadınlarla alakalı kısımlar daha mahrem olabiliyor, herkese açık yayınlar olmayabiliyor. Şov usulü yapmayan, tam olarak sorulara cevap veren hocalar önerebilirim ama burada çekiniyorum ha:) Caner Taslaman'dan geçip Ali Küpelioğlu hocayı önereceğim, sonra ötekileştirilen olacam:) İlk aklıma gelen bu hoca oldu, çünkü youtube'da her tür soruya cevap şeklinde kısa kısa videoları var, peşpeşe dinleyin. Tam ve doğru cevap alırsınız. Daha yumuşak geçiş isterseniz kıymetli biri olan Osman Nuri Topbaş'ın videolarına bakabilirsiniz. Ya gidin cübbeli' yi bile dinleyin. Adam alim, komik tamam ama söyledikleri de doğru. Rahmetli Tahir Büyükkörükçü hocanın sohbetlerini bulabilirsiniz. Çok çok kıymetli bir büyüktür. Allah rahmet etsin. Erkam tv var youtube'da oradaki hocaları dinleyebilirsiniz. Her telden var diye dedim. Şimdilik aklıma bu isimler geldi.

Dinlemeye başlamadan önce o isimi google'a yazın, isminin yenına reddiye kelimesini de ekleyin.

Örnek; "john bloor reddiye"

Bir ya da birden fazla hoca, alim, din adamı John'a reddiye yaptıysa bir gerçekliği olabilir.

Hemen reddiye yapıldı diye John'u da çöpe atmayın, reddiye yapan kişinin argümanlarına bakın. Reddiyesinde ayet ve hadislerden deliller getirerek John'un söylediklerinin yanlış olduğunu ispatlıyorsa reddiyede haklıdır.

Günümüzde 6 olan imanın şartını 5'e hatta 4'e indiren sözde hocalar var, bunların arasında doçent, prof. ünvanlı akademisyenler bile var. Namazı 3'e indiren, kafasına göre dinde reform yapan sözde hocalar var.

Şunu asla unutmayın; dinimizi bozmaya çalışan güçler bunun için papazları hahamları görevlendirmeyecek. Dinimizi bozmak için hoca sandığımız insanlarla çalışacaklar, dinimizi hocalarla bozmaya çalışacaklar.

Çok sıkışırsanız bizzat Atatürk'ün kendi telkinleri ve isteği ile Elmalılı Hamdi Yazır'a yazdırılan kuran tefsirini okuyun, ama yanında yine mutlaka Yine Atatürk'ün Elmalılı Hamdi Yazır'a tercüme ettirdiği Buhari'nin tercüme hadis kitabını okuyun.

Bugün hala bu kaynaklardan çok daha iyi kaynak yoktur desek yalan olmaz, hayır günümüz sözde hocaları bu işi Elmalılı Hamdi Yazır'dan ve de ona onay verip bu kitapları yayınlatan Atatürk'ten daha iyi biliyorlarsa buyurun dinleyin onları.

bankanı arayıp o limiti arttırabiliyorsun.

benim bankamla günde 500.000 yollasam da sorun olmuyor. limit arttırabilirsin

şu an bile birkaç kez beşer bin yollayabilirsin (fast) Tam limiti var mı bilmiyorum ama 3-4 kez yollanabildiğini biliyorum. (banka onay için ararsa baban açsın, bir sıkıntı mı var diye hesabı donduruyorlar diğer türlü)

Cumartesi gönderemezsin. İşcepte limit artırabilirsin bankayı aramana gerek yok.

kalan 60 bin'i fast ile 12 seferde 5bin 5bin gönderebilirsin. cumartesi pazar fark etmez.

Günlük eft limiti 30 bin olduğu için, siz cumartesi ve pazar da 30'ar bin emir vereceğiniz için hepsi toplamda pazartesi 90 bin gitmeye çalışacak. Bunu da ya zaten siz cumartesi pazar emir veremeye çalışırken uyaracak, ya da pazartesi ilk 30 bini yapıp diğerlerini yapmayacak.

Mobil bankacılığa girip ayarlardan limit arttırımı yapabilirsiniz, büyük ihtimal müşteri temsilcisine bağlayıp güvenlik için teyit isteyecekler, babanızla beraber yaparsınız.

namazı terk etmek deniyor, günah olan o. cünüp gezmek diye bir şey de yok aslında. bir vakitte cünüp oluyorsunuz diyelim, sonraki namaz vakti çıkana kadar herhangi bir sakıncası yok bunun.

Biz çocukken (eski Türkiye'de) yaz aylarında kuran kursuna giderdik. Orada hocanın cünüp gezmekle alakalı bir hadis söylediğini hatırlıyorum. Hadis'in direkt kendisinde mi yoksa hocanın söylemi miydi onu tam hatırlamıyorum ama, cünüp gezmenin her adımda günah olduğunu hatırlıyorum.

namaz vaktine kadar günah sayılmıyor. ondan sonra günah. hatta ne kadar geciktirilirse günah da o kadar artıyor.

her zaman abdestli olmak sünnet.

@biseysorcaktim'ın yazdıklarını okuyunca ben de çocukluğumuzdaki salakça şeyleri hatırladım, hakketen bu yaşa iyi gelmişiz delirmeden. Gerçi delirmedik mi ona da emin değilim!

Cünüp olan kimse ilk namaz vaktine kadar cünüp durabilir, ama namaz vakti geçmeden gusletmesi lazım.

Hatta akşam/geceden cünüp olan kimse sahura kalktığında elini ve ağzını yıkayıp sahurunu yapabilir, sahurdan sonra sabah namazını geçirmeden gusul edip namazını kılabilir.

"Whatsapp telefon numarası nasıl değiştirilir"

Yazarsanız bir çok video ve yazı çıkar, basit bir işlemi var. Bu işlemi yaptıktan sonra o hattı başka makineye taktığınızda whatsapp kullansa bile sıfırdan kurulum yapacak, ilk kez kullanıyormuş gibi.

Ama tabi ki daha önceden sizinle bu hat üzerinden mesajlaşanlar Whatsapp ile mesaj atarsa o hatta gider, herhalde bak buna emin olamadım.

whatsap telefon numarası ile entegre.
karşı tarafta eski numaran varsa telefonu değiştirsen de o numarayı kim kullanıyorsa oraya gider mesajlar.

Cok eskiden beri var olan bir uygulamaydi. Lisans egitimi almis olanlar yedek subay secilirlerdi. Nufus ve mezun sayisi arttikca lisans mezunlarinin yedek subay secilme ihtimali dustu. O senelerde hemen hemen her lisans mezunu yedek subay olurdu.

Tarih o kadar eski olunca hiçbirşey net değil işte. Mesela aynı tarihlerde 3 tane makaleyle Profesör ünvanı almış tonla akademisyen var ortada. Adam profesör ama tez merkezinde doktora tezinin kaydı yok mesela, falanca kütüphanede bir kopyasının olduğu rivayet ediliyor sadece. Şimdi internet var, otomasyon sistemleri var, herşey takip ediliyor, en ufak bir usülsüzlüğe yer olmuyor böyle işlerde. O tarihlerde şubeye bir kağıt gönderirsin geçici mezuniyet belgesi diye, oradaki memur o belgeyi kayda alır, asteğmen olarak yapar gelirsin. Şimdi bin dereden su getiriyorlar her iş için.

@drkayzer +1 haklı olabilir

Günümüzde bile bir arkadaşımıza adından dolayı (Sidar ismi) uzun zaman askerlik belgeleri gelmedi. Bu da merak edip şubeye gidince anlaşılıyor ki kadın sanıldığı için kendisine bildirim gelmemiş. Şubedeki memur da kendi inisiyatifini kullanarak 1 sene daha tecil verip zamanı gelince iletişime geçmesini söylemiş. Yani şu dönemde dahi bu tür karışıklıklar oluyor, memurlar inisiyatif alabiliyorsa o dönemde de pekala olmuştur.

Zaten bu Erdoğan'ın askerlik, okul dönemleri bence de çok garip. Onca çevresi olan birisinin geçmişi adeta puslu kıta gibi. Askerlik dönemi de şimdiki kadar kısa değil üstelik. Şimdi bile bedelli askerlik yapıp 2-3 hafta kışla görenin bir sürü tanıştığı insan, anlatacağı hikaye oluyor. Bunun bize anlattığı"Kantinci Asteğmendim ben". Bir de söylerken hoşuna gidiyor sanki. Rahat yerde askerlik yapanlara has o keyifli kurnazlık seziliyor gibi...

Yanlış hatırlıyor olabilirim ama o dönemde şimdiki iki yıllık bölümlerin karşılığı olan üniversite mezunları da yedek subay olarak askerlik yapabiliyorlarmış. İleri düzeyde demokrasi ve hukuk olan ülkemizde daha fazla şeyler yazmak istemiyorum. Bir kaç senemi devletimizin bedava tatil yeri hizmeti veren Silivri ziyareti bile tüyleri diken diken ediyor... :)

Bu tartışmalara benim için eski bir chp milletvekili nokta koymuştu, hoca olarak Erdoğan'ın üniversitede derslerine girdiğini, bu konuda saçmalanmaması gerektiğini söylemişti yanlış hatırlamıyorsam. (bulursam eklerim)

Cevabı göndermeden arayıp buldum, o hoca CHP milletvekili Sayın Aydın AYAYDIN'mış. Videosu var, şöyle diyor;

"CHP milletvekili Aydın Ayaydın: Erdoğan öğrencimdi, 4 yıl boyunca hem derslerine girdim hem sınavlarını yaptım"

Bunu yazarak vidoyu bulabilirsiniz.

Edit: Daha güzel bir açıklaması da var;

Ayaydın, Erdoğan'ı ve sınıf arkadaşlarını çok iyi hatırladığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sınıf arkadaşlarından biri de şu anda Marmara Üniversitesi'nde Profesör olan Mehmet Emin Arat, bir dönem rektör yardımcılığı yaptı. Sayın Başbakan'ın mezun olduğu tarihte, ihtilalden sonra YÖK kurulduğu için İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nin ismi Marmara Üniversitesi olarak değişti. Bu nedenle Sayın Başbakan, 4 yıllık eğitim veren Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi diploması aldı.

Benim dedemin olduğu yerde yapmış askerliğini. Dedemin askeri miydi bilmiyorum. Dedem üniversite mezunu olmasa yedek subay olamazdı der hep.

Biraz araştırdım da 60'lı yıllara kadar lise mezunları da yedek subay oluyormuş sonra kaldırılmış, gerçi o dönemde lise mezunu anlayış olarak üniversite mezunlarına denk olabilir orada bir sıkıntı yok. Erdoğan 82'de askerlik yapmış, Enteresan geldi biraz. Yani internette Tip 1 dediğimiz resmi üniformasıyla fotoğrafları da var.

Kapı içlerine de gerekli payı bırakıp dönenler var, ama illaki kıvrımlardan dolayı içerde ek ve kat izi belli olur.

Bu arada ruhsatda renk değişikliği de yapmanız lazım, biliyorsunuz di mi?

Asılan değil de kendi ayakları olan bir hamak alsanız daha iyi olmaz mı? Her yerde kullanırsınız. Bizimki öyleydi ve hayat kurtarıyordu, hele ki önümüz yaz, tatile de götürürsünüz.